Toplum

Dogma, sorunun köküne ulaşmayı önleyen en önemli çarpık öğreti biçimidir. Bu nedenle dogmanın çukuruna batmış ülkeler, kendi yollarını bulamazlar; onların yol haritalarını, dogmanın kıskacından kurtulmuş sürücüleri çizer. Bu nedenle bu coğrafyada her sorunun çözümü için binlerce kilometre uzaktaki devletler, Müslümanların deyimi ile gâvurlar çağırılmaktadır. Bu coğrafyada hiç kimsenin bir ötekine güveni kalmamıştır.

Okullarda din derslerinin artmasını; olur olmaz yere, gereksinme olsun ya da olmasın tapınak yapmasını; bazı duaları günde defalarca tekrarlamayı; günde en az beş defa mesailerini bırakıp tapınmaya gitmeyi; zor şer biriktirdikleri parayı kültürel gereksinmelerine harcayacaklarına kutsal yerlere gidip yüz sürmeye harcamayı; kendileri gibi konuşan yönetici bulurlarsa, nitelikleri ve ahlakları, yetenekleri ne olursa olsun onu demokrasi adına desteklemeyi; kendisi gibi düşünmeyenler olursa onları susturmayı çıkar yol olarak görürler.

Akan kan durmayacak; gerçek demokrasi yerleşmeyecek, sosyal barış gerçekleşemeyecek, bilimsel üretim hiçbir zaman olmayacaktır. Tek karlı çıkan kesim, kısa vadelerle de olsa, din simsarları ve dini politikaya bulaştıranlar olacaktır. İslam dünyası bu durumdadır…

Özgün fikrin üretilemediği ortamlarda biat kültürü gelişiyor. Çünkü fikir üretemeyen bir toplum, çarpık da olsa fikir üreten birilerinin ağzına bakmaya başlıyor ve biat kültürü yerleşiyor. Ağaya, şeyhe, tarikat liderine, sözüm ona demokrasiye geçilmiş ise parti başkanına, o günkü lidere, kadınsa evdeki kocaya biat kaçınılmaz olur.

Yaklaşık %80 Ateist olan Japonya, yaklaşık %65-80’ni Ateist olan Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka hatta Hollanda bilimde neden bu kadar yeni buluşa imza atmış; sanatta ve edebiyatta önemli yerlere gelmiş; hırsızı, soyguncusu, yalancısı, dolandırıcısı, teröristi en az olan ülkeler olmuş da, aklını dinle bozmuş İslam ülkelerinin tümü; Hindistan, Güney Amerika ülkeleri ahlaksızlıkların ve anarşinin yuvası olmuş?

Bir devrin kandırıldığını söyleyen dönek, yalaka, din simsarı, çıkarcı insanlarıyla bunu yürütemezsiniz. Doğruyu yazan basına kulak verin. İnsanı doğru yola sokan akıllıca yapılmış uyarı ve eleştirilerdir. Bu ülkede kandırılan bir kesim varsa o da “kandırıldığının farkına varamayan” halkın kendisidir.

Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beri kandırılıyor, kimler tarafından kandırılıyor? Önce bunu bilmeliyiz. Çünkü ne yazık ki halkımız okumuyor, geçmişe ilişkin bilgisi hemen hemen hiç yok; öğrendiklerini de hemen unutuyor.

Kara cehalet ahtapot gibidir. Kolunun birini koparmaya kalkarsanız, öbürleri sizin boynunuza dolanır. Onu yok etmenin tek yolu, iki gözün arasındaki sinir düğümüne (gangliyona) mızrağı saptamadır. Cehaletin pençesinde kıvranan çok sayıda ülke, ne yazık ki, ahtapotun kolları ile cebelleşmektedir; kimse gangliyona değmeye cesaret edememektedir.

Rezilliklerin, vahşiliklerin, aptallıkların, bilimdışılıkların nereden geldiğini, niçin oluştuğunu araştırma için fazla bir zamanınızın kalmadığını görmelisiniz. Dinin bu ülkelerde “sadece” bir ticaret ve siyaset aracına dönüştürüldüğünü görmelisiniz. Bu nedenle bu ülkelerde en çok akıl tutulması görülmektedir. Gün geçmiyor ki bu ülkelerde insanı insanlığından utandıran bir olay meydana gelmesin. Bütün bunları basit açıklamalarla geçiştirmeye kalkışanlar, kuşkunuz olmasın uygarlık düşmanlarıdır.

Bir ankette Avrupa’nın %57’si Müslümanlığı düşman olarak görüyormuş; %40’ Müslümanları Avrupa’da istemiyormuş; daha az bir grup ise şu andaki Müslümanların Avrupa’dan tümüyle çıkarılmasını istiyormuş.

Özgürlük ve insan haklarını sözde benimsemişler; basına bakıyorsunuz satılık; doğruyu yazan yok gibi; halka bakıyorsunuz tapınaklardan çıkmıyor, zamanının çoğunu ibadetle geçiriyor; sanata düşmanlar; eğitim düzeyi düşük; bilime, ilime, sanata hiç mi hiç katkıları yok; sadece doğal gaz ve petrol gelirlerinden elde ettikleri dolarlar üzerinde magandaca yüzüyorlar. Halk, bunca gelire karşın fakir; terör, cinayet, gasp, irtikâp, yandaşlık, yalakalık, hukuksuzluk diz boyu.

Hoşgörü yok, bilim yok, mantık yok. Bilimle din karşı karşıya geldiğinde; önce bilim adamının ağzı kapatılıyor. Herhangi bir bozukluğu görüp de uyaranın ağzı hemen kapatılıyor. İnançlarımızın aksayan yönlerini tartışmaya açmaktan şiddetle kaçınıyoruz. Yanlışlarımızı, eksikliklerimizi göremiyoruz; görsek de söyleyemiyoruz.

Dili, coğrafyası, tarihi kökeni, ırkı farklı olan yaklaşık 50 küsur İslam ülkesinin ayrıcasız hepsinde hırsızlık, yalan, dolan, rüşvet, kadın ve çocuk istismarı, insan hakları ihlalleri, pislik, düzensizlik, saygısızlık, hukuksuzluk, ilkesizlik, sanat düşmanlığı, başka insanlarla birlikte yaşama durumunda uyumsuzluk en yaygındı ve bir anlamda ortak özellikti.

Ne yazık ki ülkemiz de hızla bu kör döngünün, evrensel değerlerin göz ardı edildiği bir çekişme ve didişmenin içine girmektedir. Dogma ile doğanlar, dogma ile eğitilenler, yönlendirilenler, çok yakın zamanda doğduklarına pişman olacak durumlara düşebilirler.

Liste
Yükleniyor…