Olduğu gibi yaşamak istemiyorum, önce aşık olmak ve sonra tesadüfen yaşamak istiyorum.
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yaşam
Yalnız Allah'tan korkarım, Allah'ın dediği olur. Bu büyük alemi yaratan ve de yöneten yüce kudret, alnımıza bir yazı yazıyor diyorum ben doğarken. Doğuyor, yaşıyoruz. Ama pembe… Ama gri… Ama siyah olaylarla geçiyor bir ömür ve sonra da çaresi yok ölüyoruz. Evet. Ben bazen ölümü de özlüyorum. "Ölüm özlenir mi?" diyeceksiniz. O beni özlemeden ben yakınlık kurarım. Yeter ki Tanrı onun bile hayırlısını versin. Gecinden versin. Başkalarına çektirmeden, gına getirmeden, başka kimseleri rahatsız etmeden… Ne demiş atalarımız? "İki gün yatak, üçüncü gün toprak..."
Tanrı'ya inanırım. Bir yüce varlığın, böyle bir âlemi meydana getirdiğine inanırım. Ve de, insanların daha doğarken, kaderlerinin yazıldığına inanırım. Ömür çizgisinin, ana karnındayken kesildiğine inanırım.
Şimdi ağlıyorum sonunda, dünyayı olduğu gibi düşünüyorum. Neden nefret etmeye devam ediyoruz, neden huzur içinde yaşayamıyoruz?
Hamam böceği kafası kopsa bile 8 gün yaşarmış. Peh! O da bir şey mi ? Bazı insanlar, bir ömür boyu beyinsiz yaşayabiliyorken.
Eskiden “mahalle” içinde az katlı, yüksek tavanlı, kendimize mahsus evlerde yaşardık. Şimdi çok katlı, basık tavanlı, birbirlerine tıpatıp benzeyen apartmanlardan oluşmuş sitelerle “otel konforunda akıllı rezidans”larda yaşıyoruz… “Ev” deyip geçmeyin, yaşanan mekânın karakteristik özelliklerinin insanüstünde belirleyici ve kalıcı etkisi olduğunu bilim söylüyor.
Korkuyla ilgili bir söz söylemeliyim. Korku, yaşamın tek karşıtıdır. Sadece korku yaşamı alt edebilir.
Sen bana sevgilim de
Sanki herkesin bakışında bir teşekkür gelir bana
Dudaklarının izi dudaklarımdaysa
Ben başardım demektir yaşamayı.
Ölümden sonra yaşam varsa ve hepimiz aynı yerde buluşacaksak, beni aramayın, ben sizi ararım.
Yiyeceklerimizin daha büyük bir bölümünü evde yetiştirmek zorunda kalacağımız kesin. ... Bu yüksek ücretler ve iyileştirilmiş konutlar temelinde sağlıklı köy yaşamının güçlü bir şekilde yeniden canlanacağını görmeyi umuyorum.
Siperdeyken, ölümle yüz yüzeyken Tanrı’nın olmadığından emin olursunuz. O nedenle hayatta kalmak için savaşırsınız, bir nefes daha almak için. Her türlü varlıktan medet ummamızın sebebi de budur, çünkü ölmek istemezsiniz. Çünkü kalbinizin derinliklerinde, ölümün oyunun sonu olduğunu bilirsiniz. Ahiret diye bir şey yoktur. Cennet yoktur. Tanrı yoktur. Sadece hiçlik.