O gün bilmediğim bir şeyi anladım. Dünyanın sizin içinizi görmediğini, derinin ve kemiğin maskelediği umutlarınızı, hayallerinizi ve kederlerinizi zerre kadar umursamadığını.
- Henüz kategori yok.
-
EGM Promosyon Anlaşması Sonuçlandı: İş Bankası'ndan Pe…11.11.2025
-
Borsa İstanbul'da Önümüzdeki Hafta Genel Kurul Toplant…11.11.2025
-
İBB Soruşturmasında İddianame Süreci Hızlandı: Hukuki …11.11.2025
-
Özel Sağlık Sektörüne Stratejik Yönlendirme: Yeni Lisa…11.11.2025
-
Grayson Allen'dan Kariyer Rekorlu Performans: Pelicans…11.11.2025
-
Büyük İndirim Dönemlerinde Tüketicileri Bekleyen Fiyat…11.11.2025
-
Ünlü Çift Jess ve Zeynep Molho'nun Boşanma Davasında Ç…11.11.2025
-
NBA'de Sakatlıklar Gölgesinde Kritik Karşılaşma: Clipp…11.11.2025
-
Balıkesir Sındırgı'da Peş Peşe Depremler: En Büyüğü 4,911.11.2025
-
Cennetin Çocukları Son Bölüm: Duygusal Yüzleşmeler ve …11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#yalnızlık
Siz çoksunuz, oysa ben tekim. Bana dilediğinizi söyleyin ve yapın. Dişi koyun gecenin karanlığında kurtların avı olabilir... Fakat kanı, vadinin taşlarında tan ağarıp da güneş yükselene değin duracak!
Haksızlığa sapıp çoğu insanın seninle beraber olmasını sağlamaktansa adaletle davranıp tek başına kalmak daha iyidir.
Herkese hizmet ettim ben. Gerek saha içinde gerekse saha dışında! Ama kendim selvi gibi kaldım ortalıkta. Selviler dibine ışık salmaz! Selviler öyledir!
Beni terk edenlerin hepsi kapı oldu. Çünkü sırtlarını bile görmeye vaktim olmadı. Kapıyı çekip çıktılar ve ben daha ne olduğunu anlayamadan kapıya dönüştüler.
Manzaradan değildi cam kenarını sevmesi. Yanında bir kişinin az olması demekti. Öğreniyordu Derda... Ne kadar az, o kadar iyi...
Ruhumdaki düğümler fazlasıyla sıkı. Kimsenin onları çözecek kadar ince tırnakları yok. Bense çoktan vazgeçtim tırnaklarımı uzatmaktan. Kendimi bilmeyi bıraktım. Yanıtı olmayan bir soru olarak geldim dünyaya ve sorusu olmayan bir yanıt gibi de gidiyorum.
Herkesin öyle bir hikâyesi yok muydu? Başlayıp da bitiremediği. Çünkü kimsenin dinlemediği... İçine atmak, diye bir şey varken, anlatmaya ne gerek vardı?
...dediğim gibi, en büyük hatam insanlardan cümlelerimi bitirmelerini beklemekti. hayatımın belli bir dönemine kadar hep böyle yaptım zaten. Gözlerinin içine baktım beni bilsinler diye. Kadınlardan bunu bekledim. Birisi gelip 'evet, ben seni tanıyorum' desin diye bekledim. Ve o kadına aşık olacaktım. Ama sonra anladım ki böylesine insanlar yok. Olsalar bile kitap okumuyorlardı. Kimseyi tanımıyorlardı.
Bu kadar kan akmasına gerek kalmazdı eğer birisi çıkıp benimle ölene kadar ilgileneceğini söyleseydi. Biri çıkıp da bana aşık olsaydı...
Seni anlıyorum demek büyük bir yalandır. Kocaman bir yalan. Kimse kimseyi anlayamaz ve tanıyamaz dünyada.
Sorarlarsa, 'Ne iş yaptın bu dünyada?' diye, rahatça verebilirim yanıtını: Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyar insanın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...
1979′un 29 Kasım sabahı dünyaya gözlerimi açtığım anda müzik için yazılmıştı kaderim belki de….Kim bilebilirdi Ankara’nın hasret kokan sokaklarından çıkıp gelecektim İstanbul’a, müzik uğruna… Ardımda bıraktıklarım mıydı içimde sızlayan o ilk otobüs yolculuğunda, yoksa yollarına düştüğüm bu koskoca kentin içinde ‘belki de yalnız kalacağım’ düşüncesi mi… Anılarımın bir intikamı mıydı sessizce gözlerimden düşen damlalar, yoksa geleceğime dair ektiğim başarı tohumlarını mı suluyordum her damlayla…
Baskı ve şiddet yalnızlıktan doğar, karakter dünyanın fırtınaları ve dalgaları arasında şekil alır.
Eğer kendi ad-şanına saygı ediyorsan iyi kaliteli kişiyle otur-dur çünkü, tek olmak kötü dostluktan iyidir.
Mutluluk uçsuz bucaksız ormanlardadır, bomboş sahillerdeki coşkudadır. İnsan elinin değmediği bir yerdedir, denizin diplerinde ve gürlemesindedir. İnsanları severim, ama doğayı daha çok severim…