Küçük bir çocukken bile hayvanları yediğim için kendimi çok suçlu hissederdim ama bu konuda yapabileceğim bir şeyler olduğunu bilmezdim. Yaşım ilerledikçe verebileceğim kararlar ve yapabileceğim seçimler olduğunu anlamaya başladım.
- Henüz kategori yok.
-
Gülben Ergen'in ABD Turnesi Sonrası Bornozlu Hamburger…09.11.2025
-
Inter Miami - Nashville SC Playoff Serisinde Final: Kr…09.11.2025
-
Tekirdağ'da Kapsamlı Elektrik Kesintileri Duyuruldu: İ…09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#vejetaryenlik
Bu sene sadece kendi öldürdüğüm hayvanların etini yediğim için bir çeşit vejetaryen oldum. Benim görüşümce bir sürü insan sizin et yiyebilmeniz için bir canlının hayatını verdiğini unutuyorlar, yani benim hedefim bunu unutmamamı sağlamak ve sahip olduğuma şükretmek.
Hissediyorum ki; bir safhaya geldiğimizde, artık manevi ilerlememiz; fiziksel tatminimizden vazgeçerek, hayvan dostlarımızı öldürmemekle sağlanacak.
Benim için de (koçun etinden) bir parça hazırladılar. Aldım eve getirdim, koydum dolaba. Dolabı her açtığımda göz göze geliyorum onunla. Bana bahçede baktığı gibi bakıyor. Sanki ben de gözlerimi kaçırıyorum. Onu yemem. Yiyebilmem mümkün değil. Belki uzun bir süre et de yiyemem. Bakarsınız vejetaryen olmuşum... Kim bilir?...
Tüm insanlar etyemez olsaydı, Dünya'da savaşlar, şiddet, iklim değişikliği, açlık, cinayet ve çeşitli hastalıklar olmazdı.
Ben sadece birkaç senedir vejetaryenim, Rams takımından Fred Dryer ise 10 senedir. Bu da gösteriyor ki, futbol oynamak için et yemek gerekmiyor.
1970'lerin ortalarında Peter Singer’in endüstriyel tarımın korkunç yönlerini anlattığı “Hayvan Özgürleşmesi” adlı kitabını okumuş ve dehşete kapılmıştım. İnsanların hayvanlara, birer makine gibi muamele ettiğine inanmakta güçlük çekmiştim. Daha sonra tabağımdaki ete bakarken düşündüm: “Bu neyi simgeliyor? Korkuyu mu? Acıyı mı? Ölümü mü?” Ve bir daha asla et yemedim.
Şu söyleyeceğim hiç abartılı değil: Kolektif beslenmemizde yapılacak dünya çapında, köklü bir değişiklik medeniyetin hayatta kalıp kalmaması arasındaki farkı belirleyebilir. Bunu epey kafa yormuş biri olarak söylüyorum. Bence bu derecede denli önemli bir konu bu.
Bu sizin için bir sürpriz olabilir, çünkü bunun farkına vardığımda benim için bir sürpriz olmuştu: Bir kişinin iklim değişimine karşı savaşmak için yapabileceği tek ve en büyük şey hayvanları yemeye bir son vermektir.
Hiçbir şart altında... Bir hayvanı; yemek için öldürme. Ben hayatımda asla et yemedim. Asla, tadının nasıl olduğunu bile bilmem. Vejetaryenlikten gurur duyduğumdan filan değil. Ama bunu yapamıyorum. Ve öldürmek; bir endüstri haline gelmiş. İnsanları doyurmak için hayvanları öldürmek...
'İnsanoğlu hayvanları ezelden beri yiyor' derler. Bu mantığa göre insanların birbirlerini ezelden beri öldürmelerini de önlemeyelim. Ne de olsa bu da erken dönemlerinden beri yapılmakta.
Sağlık sebepleri dolayısıyla ben bir vejetaryenim. Kendi sağlığım için değil tavuğun sağlığı için.
İnsanların hayvan yemeyi yamyamlık olarak göreceği günlerin gelmesi -işte budur benim hayalim.
Yaklaşık bir yıl önce, Kendime bir soru sordum: "Bildiklerim doğrultusunda, neden vejetaryen olmuyorum?" Sonuçta, ben bir yeşillik çocuğuyum. Hippi olan anne-babam ile kütük bir evde büyüdüm. Treehugger (ağacı kucaklayan) adında bir site kurdum. Bu konuyu önemsiyorum. Günde sadece bir hamburger yemenin susuzluktan ölme riskimi artıracağının bilincindeydim. Acımasızlık... Farkındaydım ki her sene et ihtiyacı için, 10 milyon hayvanı fabrikasyon çiftlik ortamında yetiştiriyoruz, ve de, riyakarca bir durum ki, bunu kendi kedi, köpek ve diğer evcil hayvanlarımız için düşünemeyiz bile. Çevresel olarak, et ürünleri, şaşırtıcıdır ki, araba, tren, uçak, otobüs, gemi, tüm vasıtlar, tüm toplu taşıma araçlarından daha fazla emisyona yayılımına yol açmaktadır. Biftek üretiminde, birçok sebzenin 100 katı su tüketilir.
Geçen yıl Amerika'da 99 bin kadına tecavüz edildi, bu kadar kadına tecavüz edilmişken neden biz de birine tecavüz etmiyoruz? Bu kadar tecavüz vakasının üzerine gidip de bir kadına tecavüz etmeyişimiz bir fark yarattı öyle değil mi? Aynı şekilde; hamburger, nugget, domuz yemediğimizde ineklerin, tavukların ve domuzların hayatında fark yaratıyoruz.
Benim yemeğim insanınki gibi değil; ben iştahım için kuzu veya çocuğu yok etmem; palamut ve dutlar beni yeterince besliyor.
Hayvanlar üzerinde test edilmeyen, doğaya saygılı ürünlere ayrı bir ilgim var. Benim için markanın reklam yüzü, şişesi, ambalajı değil; içeriğinde neler olduğu ve markanın dünya görüşü daha önemli. Birkaç yıldır vejetaryen besleniyorum, bunun getirdiği bir duyarlılık oluşuyor. Herkesin üstüne düşeni yapması gerekiyor.
15 yıldır tam etyemezim, gayet sağlıklı, huzurlu ve mutluyum. (...) Hiçbir sinir sistemi gelişmiş canlı sizin için ölmeyecek. Bu öyle büyük bir huzur ki anlatılamaz.
Gündüz yabancı ajanslardan birinin geçtiği fotoğraf gözümün önüne geldi. Filipinler mahreçli fotoğrafta bir bisikletin selesine doldurulmuş birbirinden güzel, birbirinden sevimli köpekler görülüyordu. Ve şöyle bir not vardı: "Bunların hepsi ölüme götürülüyor. Akşam restoranların en gözde yemeği olacaklar..." Tabağımdaki yoğurtlu çoban kavurmaya çatalı batırdığımda, sanki kendi köpeğimi, Junior'ımızı yiyormuşum gibi geldi. O akşam vejetaryen oldum. Bir başka deyişle 17 yıldır ne et, ne tavuk, ne balık... Ne de herhangi bir et suyu... Son nefesimi verinceye kadar da öyle gidecek. İyi ki vejetaryen olmuşum. Çünkü bir gün herkes vejetaryen olacak. İster istemez.