Biraz daha bekleyip yeni bir deneme yaptım. Boşunaydı. Ormanın sessizliğinde sineklerin vızıltısından başka ses duyulmuyordu.
- Henüz kategori yok.
-
MasterChef Türkiye'de Şaşırtan Elenme: Çağlar Veda Etti09.11.2025
-
TCMB'den Altın Ekonomisi Analizi: Yastık Altı Miktarı,…09.11.2025
-
9 Kasım Günlük Burç Yorumları: Gezegenlerin Etkisiyle …09.11.2025
-
TOKİ Yüzyılın Konut Projesi Başvuruları Başladı: E-Dev…09.11.2025
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#umutsuzluk
Tükenmiş sistemlerde melankoli, âni bir duyarsızlaşma ve sessizlik biçimidir. İyiyle kötü, doğruyla yanlış arasındaki dengeyi koruyabilme ya da buna benzer değerleri birbirleriyle karşılaştırma hattâ daha genelinde bir güçler dengesiyle toplumsal meydan okuma ve amaçlardan umut kesildiğinde geriye kalan şeydir. Çünkü sistem her yerde ve her zaman çok güçlüdür, yani üstün ve egemen bir konumdadır.
Hep aynı şeyi, aynı değişmesi imkansız şey, her zaman...Seneler geçer, seneler birbiri üstüne yığılır, gençler ihtiyar olur, ihtiyarlar ölür, ve insanlar eker, ayirik kökler, bağ budar, kükürt saçar, mahsul kaldırır ve bağ bozar...Daha sonra? Daima ayını şey!!!
En acınacak hükümler, suçsuzluklarına inanma ihtimali kalmamış zavallılardır.
Umutsuz olmaya hakkım yok. Umutta ısrarlıyım. Bu bir duygu evet. Ama mantıksız değil, insanlar duygulara saygı duyarlar, ama ille de nedenler isterler. Devam etmek için nedenler, teslim olmamak için, kendilerini konfora ya da umutsuzluğa kaptırmamak için kanıt isterler. Nedenler olduğunu söyledim. Kanıtlar olduğuna inanıyorum. Ama bunlar o gece Kalamazoo’da bana soru yönelten kişiye gösteremeyeceğim kadar çok. Bir kitap dolduracak kadar çok.
Madenlerde ve başka ağır işlerde çalıştırılarak, kimden yardım isteyeceklerini bilemeden, umutsuz bir biçimde sessizce acı çekerek ölüp gittiler.
İnsanlara ülser vermenin, insanları üzmenin, hayal kırıklığına uğratmanın ve onlara önümüzdeki ay yapacağımız şeyin sizi hayal kırıklığına uğratacağını söylemenin ne anlamı var, bu hoş değil mi?
Bu dünyanın öngörülemeyen olayları göz önüne alındığında, hiçbir insanlık durumunun insanları mutlak bir umutsuzluğa sevk etmemesi gerektiği öğretilmelidir.
Beş yüz gündür, şu bulunduğumuz dünya köşesinde, bombardımanlar, tüfek ateşleri; sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar sürüp gidiyor, hiç dinmeden. Ebedi bir savaş alanına gömülüp kalmışız.
Hayattan hiç bir beklentim yok: sadece ben varım, akşamın çıplak bıraktığı, bir çığlık gibi göğe yükselen ben.
Kadın kısmı her zaman bekler, bir yaşa kadar umutla, ondan sonra umutsuzca bekler.
Çoğu insan hayatlarında sessiz bir umutsuzluğu yaşarlar ve mezara hala içlerinde olan bir şarkıyla giderler...