Her kışın yüreğinde titreyen bir bahar vardır. Her gecenin peçesinin ardında tebessümle bekleyen bir şafak vardır.
- Henüz kategori yok.
-
Lamine Yamal, Tartışmalı Sakatlık Süreci Sonrası Türki…11.11.2025
-
11 Kasım 2025 Salı Show TV Yayın Akışı: Bahar Dizisi v…11.11.2025
-
Zohran Mamdani Hızlı Atamalarla New York Yönetimini Şe…11.11.2025
-
Ünlü Oyuncu Serhan Onat, Survivor 2026 Kadrosunun Beşi…11.11.2025
-
Kastamonu'daki Gizemli Kayıp Olayında Acı Gelişme: 5 Y…11.11.2025
-
İzmir'de Şiddetli Sağanak: Foça İlçesinde Cadde ve Sok…11.11.2025
-
Kapalıçarşı Odaklı Kara Para Aklama Operasyonunda Dörd…11.11.2025
-
Kastamonu'daki Kayıp Anne ve Oğul Dramında Acı Gelişme…11.11.2025
-
CHP Kurultay İptal Davası Reddedildi: Mahkeme Gerekçes…11.11.2025
-
Aydın Ünal'ın Kaldırılan Atatürk Yazısı ve Toplumdaki …11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#umut
Gece en karanlık ve ebedi göründüğü zaman gün ışığı en yakındır. Her gecenin bir sabahı vardır.
Bir soytarı olarak gömülmüştüm ama bir kral olarak doğacaktım. Sadece sabırlı olmam gerekiyordu.
Mutsuzluğun nedeni başarısızlıktan gelmemeliydi, hele hayal kırıklığı asla gözyaşlarının nedeni olmamalıydı...Neden insanlar bir türlü anlayamıyorlar hayattan hiçbir şey beklememeleri gerektiğini, diye düşündüm.Neden binlerce kitap, film, şarkı, şiir umudu tek hayat kaynağı olarak göstermiş, diye düşündüm...Hiçbir zaman ümit etmedim.Umutla tanışmadım.Eğer mutsuzluk, istediğini bulamamaktan, hayalini gerçekleştirememekten kaynaklanıyorsa sıradanlaşır.Sadece adı kalır.Güler geçerim sınavlarında başarılı olamadıkları için ağlayan gençlere, sevdikleri terk ettiği için intihar eden kadınlara.Kolay mı bu kadar tanımak mutsuzluğu hayatın karanlığında?En anlaşıldığı noktada başlar bilinmezliği hikâyenin.Kolay mı hayat, daha zengin olamadağı için bir adamın ağlayacağı kadar?
Başka canlılara ‘ille ben’, ‘önce ben’ aymazlığımızda yaptıklarımızın yeni farkına varıyoruz. Acıtıyor, utandırıyor, öfkelendiriyor. Buradan yola çıkıp, türümüz olmasaydı dünya kurtulurdu demek kolay. Kolay olduğu kadar bizi umutsuz kılan, kötümserliği besleyen bir tutum. Salgın hastalıklar gibi yayılan, bizi edilgenliğe sürükleyen, totaliter rejimlerle güçlü liderlere kucak açmamıza neden olan, benden sonra tufan anlayışına çanak tutan bir tutum. Tarihimiz boyunca kabile, aile, din, devlet, cinsel aitliklerimizle taraflaştık. Hepsinde ‘öteki’ne karşı ayrı ‘biz’ler yarattık. Sıra tür aitliği oluşturmamızda. ‘Biz’ sözcüğünü biz insanlar anlamında kullanmamızda. Umudu öldürerek, kendimizden utanarak yaşayacaksak canlıları, dünyayı kucaklayan bir gelecek yaratamayız. Evrende başka olası hayatlara bizi düşmanlaştıracak ötekini beklemeden ‘Biz insanlar’ bilincine varabilmeliyiz.
Reformlar, bir umudun yerine bir başkasını koymaktan öte hiçbir şey yapmadılar, hiçbir zaman.
Mayıs, bilinmeyen karanlık ve derinliklerden yükselen yeni, bozulmamış adamlar kadar hiçbir şeye ihtiyacımız olmadığına göre, bu yenileyiciler, temizleyiciler, kurtarıcılar milletimize eksik kalmasın.
Malını kaybeden, bir şey kaybetmiştir, onurunu kaybeden birçok şey kaybetmiştir. Fakat cesaretini kaybeden her şeyini kaybetmiştir.
Zaferin elde edilebilir olduğunu düşünerek mertçe savaştım. Ne yazık ki ruhumun gücü bedenimden esirgenmiş. İnanıyorum ki gelecek kuşaklar gerçek uğruna savaşmayı tüm yaşam zevklerinden üstün tutacaklardır.
Benim ilk dileğim, insanlığın bu vebasının, savaşının yeryüzünden sürgün edildiğini görmektir.