Korkulan ve nefret edilen kişiler gibi olmayı kim isterdi ki ? Özenmek, özgürlük demek değil .
- Henüz kategori yok.
-
Kademeli Emeklilik Beklentileri ve 1999 Öncesi Sigorta…12.11.2025
-
Marvel Evreni Genişliyor: Disney+ ve Gelecek Projeler …12.11.2025
-
Sony, PS5 Masaüstü Deneyimi İçin Özel Monitörünü Tanıt…12.11.2025
-
Marriott Ortaklığının Sona Ermesiyle Sonder İflas Etti…12.11.2025
-
ABD ve Avrupa Borsaları Yapay Zeka ve Hükümet Kapanışı…12.11.2025
-
Emekli Albay Orkun Özeller İlk Duruşmada Tahliye Edild…12.11.2025
-
Melisa Döngel'den Gündem Yaratacak Açıklamalar: Çok Sa…12.11.2025
-
Bankacılık Sektöründe Mevduatlar Yükselişini Sürdürürk…12.11.2025
-
Yerli Üretimi Destekleyen Hurda Araç Teşvikiyle TOGG A…12.11.2025
-
Kral Şakir: Dünyalar Karıştı, Animasyon Dünyasına Yeni…12.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#toplum
Toplumun kendi olağan seyri içinde çalışkanlıklarıyla, zekalarıyla, becerileriyle, maharetleriyle, sosyal mobilite dediğimiz o eğitimle, toplumsal durumunu değiştirmek isteyenler varken siz eğer onları mühendislikle engellemeye kalkarsanız, hiç kimseye bir hayrınız olmaz. Dayandığınız fikirler bakımından da bir hayır sağlamazsınız.
Artık sadece teoriden değil yılların pratiğinden de biliyoruz ki sosyalizm olmadan gerçek demokrasi mümkün olmadığı gibi, demokrasinin sürekli gelişimi olmadan sosyalizm de imkansızdır.
Sosyalist demokrasinin özü, her bireyin iyiliği için tüm toplumun etkin sosyalist örgütlenmesinde ve tüm toplumun iyiliği için her bireyin sosyalist disiplininde yatmaktadır.
Daha ileride, iyi insanlar olağan şeylerden sayılacak. Ve biraz daha zaman geçince, başka türlü insanlara zaten rastlanılmayacak, çünkü bütün insanlar iyi ve dürüst olacak. O zaman, yaşamak çok kolay ve iyi bir şey olacak.
Milletimiz pek aptal, pek de cahil. O yeni düzen nerede, biz neredeyiz. Bu milletle gel de yeni bir düzen kurmaya kalkış.
Kendini halktan soyutlayan bir bilim, kaçınılmaz olarak egemen sınıfların ve gerici toplulukların hizmetine girer.
Gözlerinin önünde devletin soyulduğunu, yetim haklarının yenildiğini, vergilerimizden oluşan hazine gelirlerinin çalındığını gördüler ama hırsızlarla değil, polislerle uğraştılar. Ve hiç utanmadılar.
Uyu yavrum ninni uyutayım seni. Masallarla ninnilerle avutayım seni. Şarkilarla türkülerle uyutayım seni. Seksi meksi filimlerle avutayım seni. Çekilişle mekilişle uyutayım seni.
Bu memleketin insanları hiç bu kadar birbirine düşürülmemişti. Sevgisiz, şefkatsiz, hoyrat, acımasız, utanç verici bir zamanın şahidiyiz!
Yaşam yoksa var etmek gerekir onu. İnsancılığın başlıca temelidir bu. İnsana saygısızlık, bu temele boş vermekten kaynaklanır: “Nasıl olsa ölecek değil miydi?” Celladın sözüdür bu. “Var mıyım, yok muyum?” sorusu yalnız doğaya değil topluma da başkaldırmayı simgeler. Barışseverlik; savaştır, korkaklık değildir.
Barış Manço sadece ülkemizde değil yurt dışında da çok sevilen, ülkemizin temsil noktasında birçok güzelliklere imza atmış bir şarkıcımız. Ülkemizin her kesimi tarafından saygıyla ve rahmetle yad edilen Barış Manço için bizlerde ölümünün yıl dönümünde onu anmak adına bir program tertip ettik. Çocuklar önce Barış Manço kostümleri ile sahneye çıkan sanatçılarımızla 'Adam Olacak Çocuk' programını yapacaklar. Akşam saatlerinde ise Barış Manço'nun en güzel şarkılarının seslendirileceği bir konser olacak. Ben bu vesile ile kendisine bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. Toplumumuza mal olmuş sanatçılarımızı anmak ve onların fikirlerini yaşatmaya vesile olmak bizler için büyük bir onur ve gurur kaynağı
Acı gerçeği anlayarak bilincine vararak haykırmalıyız: "Böyle gelmiş ama böyle gitmeyecek!" Tüm davranışlarımızı ona göre belirlemeliyiz.
Yurdumda sürüp giden bozuk düzenin kökten değişmesi gerektiğine inanıyorum. Bu bozuk düzende çıkarı olanlar bir de kandırılmışlar "Böyle gelmiş böyle gider" demektedirler. Hayır, böyle gitmeyecek, böyle gidemez, böyle götürmeyeceğiz. Çocuklarımız benim yaşadığım çocukluğu yaşamasınlar.
Mutluluk başkaları mutsuzken yalnızlıkla olmaz, toplulukla olur. Aç insanlar olduğunu bilirken, lokmalarım rahatlıkla boğazımdan geçmiyor; soğukta titreşenler varken, odamdaki sobamda ısınamıyorum. Bu İsa'ca bir duygu ve duygusallık değildir. Bu bilinçli, akılcı bir davranıştır. Yemeğimi rahat yemek istiyorum, rahat ısınmak, rahat uyumak istiyorum; bu benim hakkım değil mi? İşte ben bu hakkı istiyorum.
Anlattığım olaylar beni toplumuma borçlu, sorumlu, yükümlü yapmıştır. Bu yüzden toplumcu olmuşumdur. Benim toplumculuğum vazgeçilmez bir borç ödeme çabasıdır. Anneme olan borcum, Galip amcama olan borcum, Rıfkı beye olan borcum, bütün yardımını gördüklerime olan borcum. Maddi ve manevi varlığımın bütün hücreleriyle topluma borçluyum.
Yurdumda otuz milyon insanın belki de yirmi milyonundan çoğu benimkine çok benzer olayları yaşamıştır, daha da yaşamaktadır. Dahası çok daha ağır, kötü koşullar içinde yetişen de pek çoktur.