#sosyalizm

Modern sosyalizm içeriği bakımından her şeyden önce bir yandan modern toplumda varlıklılar ile varlıksızlar, ücretliler ile burjuvalar arasında egemen olan sınıf karşıtlıklarının, öte yandan da üretimde egemen olan anarşinin bilincine varmanın ürünüdür. Ama teorik biçimi bakımından, başlangıçta On Sekizinci yüzyıl Fransa'sındaki büyük filozoflar tarafından konulan prensiplerin daha gelişmiş ve görünürde daha mantıklı bir uzantısı olarak ortaya çıkar. Her yeni teori gibi, kökleri ekonomik olguların derinliklerine dalsa da, kendini ilk önce elinde mevcut olan entelektüel malzemelere bağlanmak zorunda kalmıştır.

1960’lı yıllarda, Macaristan ve Çekoslavakya’daki ayaklanmaların Sovyetler Birliği tarafından bastırılması sırasında, genç bir sosyalist olarak rahmetli Mehmet Ali Aybar’ın “güler yüzlü sosyalizm” tezini yürekten desteklemiştim. Bazı arkadaşlarım ise bunu “revizyonizm” olarak yerden yere vuruyorlardı. Şimdi de 60 yaşını geçmiş, fanatizmden yorulmuş bir Müslüman olarak “güler yüzlü İslam”ı arıyorum.

..."İşte bu hakları kazanmak için mücadele etmeliyiz, örgütlenmeliyiz. Yaşadığımız salgın net olarak gösterdi, sermaye düzeni sağlığımızı, yaşam hakkımızı hiçe sayıyor. Bize toplumcu, halkçı bir düzen lazım. Temel hizmetlerin ve hakların alınıp satılmadığı, sömürünün olmadığı bir düzen gerek. Yıllardır katıldığım toplantılarda konuşmamı ‘yaşasın sosyalizm’ diye bitiririm. Şimdi korona gösteriyor ki: "Yaşamak için sosyalizm!"

Günümüzde utangaçlıkla “pazar ekonomisi” denilen artık sınırlarına ulaşmış olan kapitalizmin çöküşü ve yeni bir topluma geçiş durdurulamaz. Olmaması gereken hatalarımız ve eksikliklerimiz yüzünden uğradığımız yenilgiye rağmen, uğradığımız tüm alçakça ihanete rağmen bu kanaat değişmemiştir. (…) Gelişimi boyunca pek çok değişimler geçirmiş olsa da kapitalist toplumun ana çelişkisi, toplumsal emek ile o emeği özel sermayenin kendine mal etmesi çelişkisi, varlığını korumakta ve sürdürmektedir. Ancak bu çelişki ortadan kaldırılırsa, kârın dünya egemenliğine son verilirse, ancak o zaman bireyin insanca bir yaşam sürdürebileceği koşullar oluşur. (…) 1989-90’dan beri görülen olaylar sosyalizm fikrinin asla ölmediği görüşümü güçlendiriyor. Bazıları buna gerçeklikten uzak düşünme diyor. Bununla sadece tarihsel süreçleri anlamadıklarını ve kemikleşmiş sosyalizm karşıtı, Marksizm karşıtı konumlarını kanıtlıyorlar.

Kapitalizmin çözümlenmeyi bekleyen dev bir çelişkiler yumağı içine düşüp yolunu yordamını şaşırdığını söylemek abartılı olmaz. “Pazar her şeyi kendi başına düzenler” gibi çocukça bir inançla insanlığın sorunlarının hiçbiri çözülemez. Bu yüzden kaçınılmaz olarak, yeni toplumsal ilişkiler kuracak ve biçimlendirecek olan yeni toplumsal güçler eyleme geçecektir. Ya kapitalizm insanlığı yerle bir edecek, ya da insanlık kapitalizmi aşacaktır. Sonuncusu daha olası ve reeldir, çünkü halklar yaşamak istiyor. Tüm zorluklara ve tehlikelere, şu andaki kötü duruma rağmen iyimserim: Gelecek sosyalizmindir.

Başarılı sonuçlar almamız için ayaklarımız yere basmalı. Yani gücümüzü somut gerçeklerden almalıyız. İnsan gerçekliğimizi bilip ona göre eğitim programı uygulamalıyız. Kendi gerçekliğimizi bilip iç düşmanımızla kıyasıya çatışmalıyız. Düşmanımızı tanıyıp savaşı büyütmeliyiz. Genç yaşına rağmen Türkiye devriminin yolunu yazan bir önderin öğrencileriyiz. Genç yaşlarına rağmen tasfiyeciliği alt etmiş önderlerimizin öğrencileriyiz. Herkesin sosyalizm öldü dediği bir dönemde sosyalizmi savunan bir hareketin öğrencileriyiz. Bu ideolojik netlik gücünü gerçeklerden alıyor. Biz de hayalperestliği bırakıp yüzümüzü gerçeklere döndüğümüzde, dava adamı olabildiğimize kazanamayacağımız zafer yoktur.

Liste
Yükleniyor…