#oyunculuk

Yıllarca hep zengin, fabrikatör baba rolünü oynadım. İşin en acıklı kısmı ise bütün gün zengin baba rolünü oynayıp çekim bitiminde eve gitmek için soğukta, köşedeki durakta dolmuş beklemem olmuştur.

Benim öyle bir tipim var ki hem komediye hem dramaya uyum sağlayabiliyorum. Yalnız kötü adam rolünü oynayamıyorum. Çünkü tipim kötü adam rolüne müsait değil. Bir defa oynamaya kalktım, ağzıma yüzüme bulaştırdım, bir şeye benzemedi.

Ne yazık ki ekranda nasıl görünürseniz öyle tanınıyorsunuz. Bu yüzden sürekli gergin oluyorsunuz. Mesela geçenlerde karım ve çocuğumla yemek yiyeceğiz, arabayı park ettik, arkamızdaki araç da kötü park etti. "Arkadaşım bir düzeltebilir misin?" dedim, “Pardon başkomserim” diye geri çekti arabasını.

Eskiden tiyatrolardan dizilere oyuncu bulunurdu. Şimdi dizilerden tiyatroya oyuncu alınıyor. Her şey birbirinin içine geçiyor. Ama tiyatro keyifli bir şeydir. Çünkü tiyatro insanı, insana insanla anlatan yegane sanat dalıdır. Siz insansız film yapabilirsiniz, çizgi filmler vs. İnsansız televizyon programı, konser yapabilirsiniz. İnsan olmadan tiyatro yapamazsınız. İki insan lazım; seyirci ve oyuncu. Dekor, sahne, salon, ışık, kostüm olmasa da olur. Ama seyirci ve oyuncu olmadan tiyatro olmaz. Olmadı. Pandemide denendi. Olur gibi oldu, yapıldı, denendi ama olmadı. O seyirciyi canlı hissetmen gerekir.

Liste
Yükleniyor…