#nihilizm

Sınırsız zevklerin dünyası Birinci Dünya ile buna karşı tepki olarak ortaya çıkan köktencilik arasındaki kutuplaşma, günümüzde giderek maddi ve kültürel anlamda varlıklı, uzun ve tatminkar bir yaşam sürmek ile yaşamını aşkın bir hedefe adamak arasındaki çelişkiye karşılık gelmeye başlamıştır. Bu çelişki Nietzsche’nin tanımladığı etkin ve edilgen nihilizmler arasındaki çelişkiye karşılık gelmiyor mu? Bizler Batı’da Nietzsche’nin betimlediği aptalca gündelik zevklere dalmış Son İnsan’ı oynarken, Müslüman köktendinci her şeyini riske eden, kendisini bile yok eden bir savaşa girişiyor.

Sosyalistler, anarşistler, nihilistler varlıklarını başka birini suçlayabilecekleri bir şeyde buldukları nispette, Hıristiyanlığa yakındırlar. Zira, Hıristiyan da kendi hastalığından, marazlı bünyesinden birini sorumlu tutarak buna daha iyi tahammül edeceğine inanır. İntikam ve kin içgüdüsü her iki durumda da tahammül vesilesi, varlığı koruma içgüdüsü olarak görünüyor.

Psikolojik bir durum olarak nihilizme önce tüm olaylarda var olmayan bir anlam bulmaya çalıştığımızda ulaşmış olacağız. Böylece arayan muhtemelen cesaretini kaybedecektir. Nihilizm bu durumda güç israfının kabul edilişi, yararsızlığın sancısı, güvensizlik, kendine hakimiyeti geri almak ve yeniden edinmek için her türlü imkandan yoksunluk - kişinin sanki kendini fazla uzunca bir süre aldatmış gibi kendi kendinden utanmasıdır.

Özellikle nihilist ve ateist bir toplumda, müzikle ilgili beni neredeyse mucizevi olarak etkileyen şeylerden biri, Tanrı'nın ölümüyle ortaya çıkan boşluğu gerçekten doldurmasıdır. Bunun nedeni kısmen müziği rasyonel olarak eleştirememenizdir. Sizinle konuşur, bir anlam ifade eder ve hakkında ne söylerseniz söyleyin, ne kadar alaycı olursanız olun, bunun altına bir levye koyup kaldırıp bir kenara atamazsınız.

Dünyayla birlikte hepimiz canlı canlı lânetlenmiş bir simülasyon hattâ lânetlenmişten bile beter bir duyarsız caydırma evreni içine düştük. Nihilizm ise yıkım yerine açıklaması kolay olmayan bir simülasyon ve caydırma yöntemiyle bir gerçekliğe kavuşmuştur. Tarihsel açıdan bakıldığında aktif, şiddet yüklü bir hayal olan nihilizm, bir mit ve bir oyun sahnesi olma aşamasından bir saydamlık daha doğrusu yalancı bir saydamlık aşamasına geçmiştir. Öyleyse kuramsal açıdan, nihilizmden geriye kalmış bir şeyler var mıdır? Bundan böyle hiçlikle ölümün bir meydan okuma, bir amaç olarak sunulabileceği yeni bir oyun sahnesinden söz edilebilir mi?

Psikolojik bir durum olarak nihilizme önce tüm olaylarda var olmayan bir anlam bulmaya çalıştığımızda ulaşmış olacağız. Böylece arayan muhtemelen cesaretini kaybedecektir. Nihilizm bu durumda güç israfının kabul edilişi, yararsızlığın sancısı, güvensizlik, kendine hakimiyeti geri almak ve yeniden edinmek için her türlü imkandan yoksunluk - kişinin sanki kendini fazla uzunca bir süre aldatmış gibi kendi kendinden utanmasıdır.

Liste
Yükleniyor…