#müzik

Fever albümü bana çok şey kattı. Sanki ben albümü değil albüm beni yarattı. Kıyafetler,şarkılar, konserler o kadar güzeldi ki sanki dünya üzerinde değildim. Ben hala en iyi albümümün Fever olduğunu düşünürüm. Ne açıdan bakılırsa bakılsın tamamen tatmin edici bir albüm.

Bu albüm harika anlar içeriyor ancak hepsi buna bağlı değil. İnsanlar artık ayaklarının yerden kesilmesini istiyor, benim gibi. Birçok kişisel şarkılar benim tarafımdan yazıldı. "Ruffle My Feathers" gibi. Bu kanserle ilgili bir şarkıydı. Kanser benim Showgirl turumu sonlandırmıştı. Buna olan isyanımı bu şarkıda bulabilirsiniz. (X albümü hakkında)

Batı sanat dünyası ve düşüncesi, dönem dönem estetik değiştirmiş. Birbirinden farklı felsefi akımlar ve sosyal gelişmeler, Ortaçağdan bu yana; Rönesans, barok, klasik, romantik, modern, çağdaş müzik olarak müziğe de yansımıştır. Bu değişiklikleri bir zenginlik olarak addedenler olduğu gibi sonu olmayan bir arayış olarak kabul edenler de var. Söz konusu olan klasik Batı müziği için bir tıkanma değil, bugünün aynası olması gereken çağdaş müziğin bir türlü çağı yansıtamamasıdır.

Ben kendime tarz oluşturmak için özel bir şey yapmadım, bir mücadele vermedim. Ben cazı keşfetmeye çalışmıyorum. Bu Amerika'yı yeniden keşfetmek gibi bir şey olur. Benim çocukluğumdan bugüne kadar dinlediğim müzik tarzı zaten çaldığım müzik tarzıydı ve bu müzikler insanın beynine, hücrelerine gire gire başka bir şey düşünemez oluyor müzikte de. Yani hissettiklerin formunda bir şeyler çalmak istiyorsun.

Al Green, sesini duyduğum anda ruhumun hassas bölgelerini teslim ettiğim az sayıda sesten biridir. Al Green şarkı söylemeye başladığında hayatın akışı değişir. İsterseniz o esnada psikopat kedinizi taramak gibi Ninja arbedesini andıran bir işe soyunmuş olun... Önemi kalmaz yaptığınız saçmalığın.

Liste
Yükleniyor…