- Henüz kategori yok.
-
Cansu Dere, Ezel'in Efsane İsmi Tuncel Kurtiz ile Yaşa…11.11.2025
-
Fenerbahçe Beko, Almanya'da 'Ev Sahibi' Ünvanıyla Krit…11.11.2025
-
Tahran ve Çevresinde Güncel Hava Durumu Raporu11.11.2025
-
Bahar Dizisi 58. Bölüm Heyecanı Show TV'de: Canlı Yayı…11.11.2025
-
11 Kasım Salı TV Yayın Akışı: Popüler Diziler ve Progr…11.11.2025
-
Ahmed Şara'dan Tarihi ABD Ziyareti: Yaptırımlar Kalktı…11.11.2025
-
Fenerbahçe'den Golcü Hamlesi: Sörloth Yeniden Süper Li…11.11.2025
-
iPhone 13 Cazibesini Koruyor: İndirimler ve Model Karş…11.11.2025
-
Diyarbakır Kulp'ta Viyadük İnşaatında İskele Çökmesi: …11.11.2025
-
Katar ve Afganistan Tarihi İlk T20I Maçında Karşı Karş…11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#korku
En iyisi savaşmaktan vazgeçmektir, bırak gitsin. Sürekli bir şeyleri düzeltmeye çalışmaktan vazgeç. Saadetin peşinden gitmeyi bırak. Seni en çok korkutan şeyleri yap.
Küçük çocukları cehennem ile korkutmak, kadınları ikinci sınıf insan yerine koymak, bu dünya için iyi bir şey midir?
Korku, hükümetin gizlice çalışmasına izin verir. Korku, güvenlik vaatleri için hak ve özgürlüklerimizden vazgeçmeye hazır olduğumuz anlamına gelir.
Korkunun dayatılması, ülkeyi harap eden şirketlere meydan okunmamasını sağlar. Korku bizi çiftlik hayvanları gibi kafeste tutuyor.
Korku, bizi şişirilmiş bir orduya yapılan hükümet harcamalarına itiraz etmekten alıkoyuyor.
Kaybetmekten korkma; bir şeyi kazanman için bazı şeyleri kaybetmelisin. Ve unutma; Kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin.
Perili Ev bir bakıma aklın kapı eşiğinde bırakıldığı, korkmak için oraya gelip korku ve kuşkularını birbirine bulaştırıp sonunda korkunun hakimiyetine girenlerin evidir.
Şüphe ve korku bulaşıcı bir hastalık gibi aramızda dolaşıyordu ve yeryüzünde bunun kadar bulaşıcı başka hiçbir şey yoktur.
Çoğu insan ölüme hazır değildir, ne kendi ölümlerine ne de başkalarınınkine. Şoka girerler, ödleri patlar, beklenmedik bir sürprizdir ölüm onlar için. Olmamalı oysa. Ben ölümü sol cebimde taşırım. Bazen cebimden çıkarıp onunla konuşurum: "Selam yavrum, nasılsın? Ne zaman geleceksin beni almaya? Hazırım."
Korkuyu beklemenin telaşı, korkunun kendisinden çok daha ürkütücü biliyor musun? İşte bu yüzden, sensizliğin karanlık kuyusuna kendi ellerimle bırakıyorum kaderimi. Korkuyu beklemekten vazgeçiyorum ama asla seni sevmekten değil, sevgili!...
Herkes korkuyor inanışına göre öbür tarafta bana ne soracaklar diye. Ulan korkma ilk kabileler orada onların durumu daha kötü. Konuyu bile bilmiyorlar.
Şimdi Fatih niye sıkıldı görüyorsunuz. Çünkü o cehennemdeki kuyuya bakmaktan bıktı. Ha babam birbirimizi ayağımızdan çekmemizden bıktı. Buna mani olmamız lazım. Ve dediğim gibi buna mani olmanın tek yolu akılcı eleştirel düşünebilen gençlik yetiştirmektir. Bu gençliği yetiştirmenin de tek yolu gençliği otorite korkusundan arındırmaktır.
Bakın Atatürk'ün bir lafı vardır, "Tehdit esasına dayalı ahlâk ahlâk olmadığı gbi güvenilir de değildir". Siz ananızdan babanızdan korktuğunuz için, polisten korktuğunuz için, cumhurbaşkanınızdan korktuğunuz için, Allahtan korktuğunuz için; bir şeyler yapmıyorsanız, kötü şeyler yapmıyorsanız siz vicdanlısınız demek değildir; siz korkaksınız demektir. Ben hiçbir şeye inanmayan bir adamım. Buna rağmen ben birisine kötülük yaparken içimde bir sızı hissediyorum ve onun için yapmıyorum. Şimdi bu sızıyı ben neden hissediyorum, onu hemen size söyleyim; bunun da kaynağı tamamen egoizm. Sakın böyle "Efendim ben çok öyle ahım şahım böyle adamım" anlamayın. Çünkü diyorum ki ben o adama bu kötülüğü yaparsam, bu kötülüğün yapılabilir bir şey olduğu yayılır, biri de gelir günün birinde bana yapar. Dolayısıyla mümkün olduğu kadar böyle şeyler yapmamaya gayret edelim. Birbirimizle iyi geçinip yaşarsak hepimiz faydalanırız. Yani bu Amerikanca'da biliyorsunuz bir "Win-Win" senaryosu var, herkes kazanır. Birisini kazıklayarak bir yere geldiğiniz zaman günün birisinde birisi de sizin kafanıza basar, o kazanır siz batarsınız. Böyle bir aptallığı yapmayacak insanlar yetiştirelim. Onun için Sinan Beye dedim ki, "Vicdandan önce, o vicdanı sağlayacak kadar akıllı insanlar yetiştirmeye bakalım". Her zeki insan akıllı değildir. Bu aklı öğretelim. Dolayısıyla toplumu değerlendirmeyi öğretelim. Adam bilsin ki bir aptallık yapıp birisine zarar verirse günün birinde bir başka aptal da gelir ona zarar verir ve bu işin sonu alınmaz.
1000 yıldır birileri ona “doğruyu” söylemiş, o da bunu ya baba dayağı korkusu ya cehennem ateşi korkusu ya sultan hiddeti korkusu ya paşa cezası korkusu kabullenmiştir. Sormaya sormaya, bırakın soru üretmeyi, soru sormayı unutmuştur. Sık sık dile getirildiği gibi “icat çıkarma'’ gibi bir deyimi üretecek kadar salaklaşmış bir toplumun üyesidir.