Sular hep aktı geçti, kurudu vakti geçti, Nice han nice sultan tahtı bıraktı geçti, Dünya bir penceredir, her gelen baktı geçti...
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#geçicilik
Mal sahibi mülk sahibi, Hani bunun ilk sahibi, Mal da yalan mülk de yalan , Var gel biraz da sen oyalan.
Yarın unutulacaktır, televizyon şöhreti. Yeni diziler gelip, götürecektir onu. Beni en ufak şekilde etkilemiyor; alkışlar, gürültüler, fotoğraf çektirmek istenmesi. Yarın unutulacağını, çok iyi biliyorum. Ben nereden geldiğimi biliyorum; Anadolu yollarının tozunu yuttum, sırtımda kalas taşıdım, dekor taşıdım. Valiler, belediye başkanları beni yemeğe beklerdi, gitmezdim; önce kamyona yüklerdim, son malzemeyi. Kısacası, bu şöhretin bana kazandırdığı, fazladan hissettirdiği bir şey yok.
Maddenin hem var hem yok olduğunu elektronlar yörünge atlarken anlarız, oradan oraya kaybolup ortaya çıkarak zıplar onlar, protonlar ise küçük bir alana hapsoldukları için yok oluşları tespit edilemeyecek kadar kısa sürede olur. İnsanın yalancı ve fani olması dahil var olan her şeyin neden ikili ve geçici yapıda olduğunun açıklaması budur.
Bütün güzel şeyler ödünçtür, beş ölü doğumun üzerine Tanrı'nın verdiği ve üç tane on yıl sonra geri aldığı Mozart ya da onun konserlerinde saraydan iki üç saatliğine alarak giydiği üzerine bol gelen üç beş parlak giysi gibi...
Münferit hiçbir şeyin ebedi olması tasarlanmamıştır; önünde sonunda ölüm tarafından yutulur.
Doğa, kendisininkiyle karşılaştırıldığında hiç önemi olmayan, kısa bir süre için bireylerin kalmasına izin verir, sonra da yeni yer açmak için buruşturur, atar onları.
Aristo’nun dediği gibi "Mutluluk kendine yetenlerindir." çünkü mutluluğun ve hazzın tüm dış kaynakları, doğaları gereği son derece güvenilmez, nahoş ve geçicidirler ve rastlantıya bağlıdırlar.
Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihai olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve özenle devam ederiz, tıpkı sonunda patlayacağından emin olsak da, olabildiğince uzun ve büyük bir sabun köpüğü üflememiz gibi.
İyi veya kötü her şeyin değişerek yok olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Dünya sanki bizi sırf canı istediğinde midesine indirmek için yaşatıyor. Anne babalar çocuklarını, çocuklar anne babalarını yitiriyor.
Elbet bir gün başı dönecek dünyanın dönmekten. Ağzının suyuna batmışlar için henüz saat erken. "Ben bir ağacım yeşermekte dallarım ya" derken, yere düşen yapraklar ayrılmakta gövdemden.