#felsefe

İnsanın doğası değişmediği sürece olaylar ve şartlar değişmez.

Her zaman ilk hasım, ilk düşman doğadır. Önce doğayı halledeceksiniz. Doğayla kimse başedemez. Doğa, canlılar adına hükmünü yürütür, son hükmüde ölümdür. Onu icra eder ve bitirir. Doğayla savaşılmaz. Doğayı kendi tarafınıza çekmek istiyorsanız, ona boyun eğeceksiniz.

Güç, elinde her türlü öldürme imkanı varken bağışlayabilme becerisidir; gerçek güç merhamettir.

Tantra yüce bir evet deyicidir; o her şeye evet der.

Tutarlılık, hayal gücünden yoksun olanların son sığınağıdır.

Dünyanın gerçek gizemi görünmeyende değil, görünendedir.

Aşkın gizemi ölümün gizeminden daha büyüktür.

Persler, Asurlar, İbraniler “bilgi peşinde” koşmamışlardır, çünkü gerçeğin Tanrı olduğuna inanmışlardır.

Hayat, kelimenin kesin anlamıyla bir dramdır.

Yaşamın ne sana ne de bana gereksinmesi var...Sen öldün, ben de ölüyorum. Ama hiç önemli değil, çünkü yaşam ölmez...

Sen öldün ve ben de ölmekteyim. Ama önemi yok çünkü hayat ölmez.

Özgürlüğün ne olduğunu anlayabilmek için yüzyıl daha geçecek. Bugün artık onu açık saçık biliyoruz. İnsanın özgür olabilmesi demek, yeteneklerini, eğilimlerini, beğenilerini serbestçe geliştirebilmesi olanaklarına sahip olması demektir. Buysa ancak doğanın ve toplumun nesnel yasalarını insanların kendi yararlarına kullanabildikleri ve gelişmenin bütün ön koşullarını yaratabildikleri bir toplumda gerçekleşebilir. Böylesine bir toplum varlaşmadıkça özgürlük boş bir sözden ibarettir ve sakal bırakma özgürlüğü anlayışından öteye geçemez. Ünlü bir diyalektikçi şöyle der: “Özgürlük, doğa yasalarından bağımsızlık düşü değildir. Tersine, bu yasaları öğrenmek ve onları belli amaçlar için kullanabilmek demektir. Bu dış doğa yasaları için olduğu kadar, insanın beden ve ruh varlığını yöneten yasalar için de böyledir. Demek ki irade özgürlüğü denen şey, nedeni bilerek karara ulaşmak yetisinden başka bir şey değildir. Bir insanın belli bir sorun üstünde karara varma özgürlüğü, bu kararın tutarlılığını belirten zorunluluğa bağlıdır. Kararsızlık, çeşitli ve çelişik bir sürü karar olanağı arasından bilgisizliği seçmek demektir. Sonuç olarak özgürlük, doğadan gelen zorunlulukları tanıyıp bilerek, hem kendi üstümüzde hem de dış doğa üstünde sözünü yürütür olmaktır. Böylece özgürlük, tarihsel gelişimin zorunlu bir ürünüdür.

Keşke demem ama kendimi çok eleştirdiğim olmuştur. Yaşamda insanlar yaşadıkları zaman boyunca çok çeşitli olaylar da yaşarlar ve kararlar verirler. Benim o kararlarla ilgili keşkelerim yoktur. Doğmama karar vermedim, ölümüme de vermeyeceğim. Olması gereken olur. Benim felsefem bu.

İlerde Ben öldüğümde heykelimi dikmesinler. Dikmesinler ki gölgesi yere vuruyor diye heykelimi Kırmasınlar.

Gerçeğin er geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.

Benim idealim özgürlüktür; bir ideali yok edecek füze, henüz icat edilmemişti

Daha iyi olmaya çalışmayan iyi olarak da kalamaz.

Bilmek, biIineni değişime uğratan bir eyIemdir.

Düşünmek bir nesneye bağlanmakla başlar.

Tanrı düşüncesinden yoksun kalınınca hiçbir şey olunamayacağını, kendi kendine ıslık çalar gibi kara başkaldırı deneyleri yapanlara, hangi dille ve kim anlatacak?

Birçokları tabiatı severler, ancak sevgilerini tamamlamaktan korkarlar. Onda nihayete kadar gitmeğe cesaretleri yoktur. Eğer gidebilselerdi bütün tabiat varlıklarının arkasında gülümseyen sonsuzluğun yüzünü görürlerdi.

Zizek’e Lady Gaga ile ‘kanka’ olduğu söylentisi sorulmuş, o da bu şahsı tanımadığını söylemiş. Benden tavsiye, hemen tanışsın, bu kafa ile çok iyi arkadaş olacaklarından eminim.

Yeni bir felsefe benimsemenin zamanı geldi.

Verimi arttırmak için unutma ki pirinç tanelerinin ağırlığını değil, sayısını çoğaltıyoruz.