Her şeyden evvel esaslı din terbiyesi ve bilgisi almış, müspet ilimlerle de mücehhez kudretli din adamlarına, münevver vaizlere şiddetle ihtiyacımız vardır. Mabetlerimizi ancak bilgili ve fazilet sahibi vaizlerimiz şenlendirecektir.
- Henüz kategori yok.
-
2026 Ocak Ayı Emekli ve Memur Zammında Son Gelişmeler:…12.11.2025
-
Oscar Adayı ve Golden Globe Sahibi Aktris Sally Kirkla…12.11.2025
-
Cüneyt Özdemir'den Muhalif Akademisyenlere ve CHP'ye Y…12.11.2025
-
Eşref Rüya'da Heyecan Yükseliyor: 22. Bölüm Fragmanı v…12.11.2025
-
Kral Kaybederse 26. Bölüm: Kenan'ın Reddedilme Şoku ve…12.11.2025
-
12 Kasım Tarot Falı: Aşk, Kader ve Duygusal Dönüm Nokt…12.11.2025
-
Morgan Stanley Özel Şirketlere Yönelik Kapsamlı Araştı…12.11.2025
-
Güneş'teki Şiddetli Patlamalar Sonrası Dünya'yı Kapsam…12.11.2025
-
Televizyon Kanallarının Güncel Yayın Akışı: TV8'de Mas…12.11.2025
-
Hande Doğandemir'den Evlilik Sinyali: Parmağındaki Tek…11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#eğitim
Kızım sen üniversiteyi bitirmiştin di mi bırak sen üniversiteyi liseyi nasıl geçtin be kızım daha orantıyı yapamıyosun.
Ben, yirmi yıla kadar bildiğimiz türde okulun yeryüzünde kalmayacağına, bilgisayarlar sayesinde çok başka eğitim biçimlerinin ortaya çıkacağına inanıyorum.
Yöneticilerin yönettikleri insanlardan tek farkı, onlara her şeyden önce nasıl iyi birer yurttaş (tebaa) olacaklarını öğretmeleridir.
Ordu, genç ve acemi erin dikkatini, kendi daracık düşüncesinden kurtarmalı ve bu gence kendi milletinin ufkunu kazandırmalıdır.
Ordu, bir milletin en kuvvetli okuludur. O milletin düşmanlarının bütün kinini ordunun üzerine çevirmesinin sebebi de budur. Ordu iftiraya uğrarken, düşmanlıklara hedef gösterilirken aslında aşağılık heriflerin hepsine korku verir.
Ordu, aslında çağdaş bir devletin en ihtiyaç duyduğu varlığı ortaya çıkartıyordu. Bu varlığın adı insandı.
Milletin hizmetinde olan ve vatandaşın çıkarını ilke edinen devlet birinci görevinin, ırkın en iyi unsurlarını korumak, onlara özen gösterip gelişmesini hazırlamak olduğunu anlarsa, bu görevle işinin bitmediğini anlayacak ve ırka layık soylar yetiştirdiği gibi, bu soylarını terbiyesiyle de ilgilenecektir. Sağlam ve enerjik düşünme gücü, ancak sağlam ve kuvvetli bir vücutta bulunur. Dahilerin bazen zayıf bir vücuda sahip olmaları bu prensibi yok saymaz. Onların durumları ayrıdır. Eğer bir millet yozlaşmış kimselerden meydana gelmişse, hakikaten böyle bir bataklıktan büyük bir dahinin çıkması gerçekten son derece nadirdir. Eğer çıksa bile, bu dahinin güç ve etkisinden yozlaşmış olan millet yararlanamayacaktır. Ya bu yozlaşmış topluluk dahiyi anlayamayacak, ya da irade kuvvetlerinin zayıflaması sonucu o dahinin arkasından yürüyemeyecektir. Irkçı devletin izleyeceği yol şöyle olacaktır: Tamamen sağlam vücutlu gençler yetiştirilecektir. Fakat bu iş yapılırken, amaç karakterin terbiyesi ve özellikle irade kuvvetiyle yeteneğin gelişmesi olacaktır. Bu arada gençler, tüm hareketlerinin sorumluluğunu memnuniyetle kabul etmeye de alışacaktır. Asıl eğitim daha sonra gelecektir. [...] Vücudu sağlam yapmak ırkçı bir devlette fertlerin görevi değildir. Bu iş anne ve babaya da düşmez. Nasıl eğitime ait konularda devlet; kişinin serbest hareket etme hakkına tecavüz eder ve çocuğu, anne ve babanın arzuları dışında zorunlu eğitime tabi tutarsa, ırkçı devlet de, daha geniş bir şekilde olmak üzere, milleti ilgilendiren ana meselelerde, şahısların cahilliğine veya anlayışsızlığına karşı, kendi otoritesini kurmalı ve hakim kılmalıdır. Terbiye sahasındaki iş gençlerin vücutlarını küçük yaştan itibaren takip edilmekte olan amaca doğru itmeli ve sonra muhtaç olacakları yıkılmaz dayanıklılıkla yetiştirmelidir. Bu terbiye ve sağlık işi, ilk önce genç anneler üzerinde etki yaratmalıdır. Irkçı bir devlet okulda beden çalışmalarına, şimdikine oranla daha çok zaman ayırmalıdır. [...] Bir genç adamın, her gün hiç olmazsa sabah-akşam birer saati, beden çalışmalarıyla geçmelidir... [...] Her şeyden evvel, genç ve vücutça hastalıksız bir adam, darbelere katlanmayı öğrenmelidir. Irkçı devletin görevi vücutça yozlaşmış insanlardan oluşmuş bir topluluğu terbiye etmek değildir. Irkçı devletin insan tipi; mert, onurlu, enerji sahibi erkekler ve dünyaya gerçekçi insanlar getirecek yetenekte olan kadınlardır.
Gerçek deha, yaratılıştan var olandır. Hiçbir zaman terbiye veya eğitimle deha olunmamıştır.
Genç dimağları gereksiz bir yükle ve faydasız bir bilgi ile doldurmak büyük hata olur. Tecrübeyle sabittir ki, gençler hafızalarında yalnız parça parça şeyleri saklarlar ve öğrendiklerinin esaslı taraflarını ise zihinlerinde tutamazlar. Onların zihinlerinde kalan, hiçbir zaman ifade edilmeyen ayrıntıdır. Zihni tıklım tıklım doldurulmuş genç bir çocuk, bu konular arasında akla uygun, karşılaştırmalı bir ayıklama ve temizleme yapmaktan âcizdir. Bugün ortaokullarda, haftada iki saat beden eğitimi dersi koymak ve bu dersi seçmeli kılmak, fikri bakımdan dahi ağır bir hata olur. Bir genç adamın, her gün hiç olmazsa sabah akşam birer saati beden çalışmalarıyla geçmelidir. Bilhassa boksu ihmal etmek olmaz. Bu konuda kültürlü çevrelerde büyük hatalar işlenir. Bu çevrelerin fikirlerine göre boks kaba bir spordur. Ama bir genç eskrim öğrensin ve değerli vakitlerini düello etmekle geçirsin, bu onlara göre hatalı değildir. Halbuki boks kadar, kavgacılık ruhunu geliştiren, şimşek gibi seri kararlar vermeğe alıştıran ve vücuda çelik sertliğini veren hiçbir spor yoktur. Gençler için bir fikir ihtilâfından çıkan kavgayı yumrukla halletmek, keskin bir kılıçla halletmekten daha vahşice sayılamaz. Tecavüze uğramış bir kimsenin, saldırganı yumruklarıyla uzaklaştırması, kaçıp polise sığınmasından daha adi değildir.
… Gaye aklı, birtakım konularla tıka basa doldurarak öğrenmeye eğilimli bir duruma getirmek olamamalıdır. Bilakis gaye bir şahsa, sonradan kendisi için faydalı olacak ve çevresinin bundan istifade edeceği bilgi hazinesini sağlamaktan ibaret olmalıdır.
… Devlet, kendi eline verilen gençliğin kalbine “ulus ruhunu” ve “ulus duygusunu” sokabildiği gün öğretmen ve eğitici olarak, üstüne düşen görevi yerine getirmiş ve en büyük gayelerinden birine ulaşmış demektir.
Bugünkü öğretim usulü yabancı dili öğrencinin kafasına zorla sokmaktadır. Halbuki gençler hiçbir zaman o lisanı öğrenememekte ve öğrendiğini de ilerde unutmaktadır. Bu ezici bilgi bolluğu hafızada tutarsız, rastgele tutulan parça parça şeyler bırakmak tehlikesini de doğurur. Yani gençler, ancak en gerekli olan şeyleri öğrenmeli ve esas ile ayrıntı gençlerin lehine olarak, daha önceden tespit edilmelidir.
Bir ülkeyi yükseltenler o ülkenin vasıflı insanlarıdır. Bu insanların yetişmesi ise gayretli ve sağlam eğitimciler sayesindedir. Ancak iyi öğretmenlerden iyi eğitimler alarak yetişen iyi vatandaşların göstereceği gayret ve çaba, bir ülkeyi yükseklere taşıyacaktır.
Bir kavmi millet haline getirebilmek için önceden sağlam bir aile yapısı ve çevre meydana getirilmelidir. Ferdin eğitimi bunun için çok önemlidir. Evde, okulda ve öğrendiği her yerde, memleketinin büyüklüğünü anladığında, o milletin mensubu olduğu için gurur duyacaktır.
Beceri ve yetenek eğitimin bir ürünü değildir. Bu yetenek kişide doğuştan vardır. Yani bu Tanrı'nın bir lütfudur.
Kadınların dekolte giymesine, hayatına karışmak eğitim ve görgü eksikliğinden, saygıyı ve hürmeti bilmemekten kaynaklanıyor.
Dünyanın büyük adamları okullarının en büyük öğrencileri değildi; çoğu zaman en büyük okulları bitirenler de hayatın büyük adamları olmamışlardır.