Türkiye, İsrail’in düşmanı değil. Türk Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile çok yakın çalıştım. Son açıklamalarına ve eylemlerine rağmen, İsrail ile ilişkilerin önemini anladığına inanıyorum.
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#diplomasi
Bölgemizi ortak bir geleceğe odaklandırmalıyız. Daha sonra sorun yaşamamak adına her bir komşumuzla ilişkilerimizi iyi tutmak durumundayız.
Silahlarla değil, akıl ve makul amaçlarla farklılıkları nasıl oluşturacağımızı birlikte öğrenmeliyiz.
Bu daha önce hiç anlatmadığım bir hikaye. İran 2020'de (İranlı general Kasım Süleymani'nin Irak'ta ABD güçleri tarafından öldürülmesinin ardından) bir İHA'mızı düşürdüğünde İHA 14 yaşındaydı. Pek değerli değildi. Yakınlarda 39 mühendis ve pilotun bulunduğu büyük bir motorlu uçak vardı. Generallere sordum, "arkasındaki uçağı mı düşürdüler?" "Hayır efendim, yapmadılar" dediler. Bu ilginç dedim. Ama İran'ı vurmamız gerekiyordu, o yüzden onları çok sert vurduk. Radarlarını ve farklı şeyleri devre dışı bıraktık ve eğer bize karşı gelirlerse onlara asla mümkün olduğunu düşünmedikleri şeyler yapacağımıza dair bir açıklama yaptım. İranlılar bizi aradılar, "Başka çaremiz yok, itibarımızı kurtarmak için sizi vurmamız lazım. Belli bir askeri üsse 18 füze fırlatacağız ama endişelenmeyin, füzeler üsse ulaşamayacak." diyerek garanti verdiler. Söyledikleri gibi 18 füze attılar, 5'i havada imha oldu. Diğerleri de üssün çevresine düştü.
Türkiye; barış, huzur ve istikrarın bir insan hakkı olduğu görüşündedir. Bu nedenle Rusya ile Ukrayna arasındaki tarafımız kesinlikle barışçıl çözümdür. Akan kanın durması arzumuzdur, silahların susması arayışımızdır, diplomatik müzakerelerin hakimiyeti beklentimizdir. Çatışmanın sonu yoktur, savaşın sonucu yoktur. Paylaşılamayacak hiçbir şey yoktur.
Her zaman gerçeği olduğu gibi söylemek zorunluluğu yoktur. Önemli olan, gerçeğin açıklanış biçimidir.
Biz, Birleşmiş Milletler'in çözüm yollarını kabul ediyoruz; fakat Araplar öyle değil.
Sayın büyükelçi öyle bir tablo çiziyorsunuz ki sanki Gazze güllük gülistanlık, bir yıl önce yerle bir edilmedi, o kadar insan çocuk ölmedi ve şu anda bu gidenlerde sanki Gazze'ye sadece İsrail'e karşı dünyaya propaganda yapmaya gidiyor. Size güvenmiyorlar sayın büyükelçi. Goldston raporunda belirtilen tespitler üzerine herhangi bir soruşturma ya da yargılama yapmayı düşünüyor musunuz? Kendi hükümetinizin ordunuzun içinde…
Rusya ile savaşta değiliz. Rusya, Ukrayna ile savaş başlattı. Ukrayna, AB'nin yakın bir ortağı ve dostudur. Bu yüzden ona birçok farklı şekilde yardım ediyoruz. Her şeye rağmen aynı anda Rusya ile iletişim kanallarını açık tutmaya çalışıyoruz.
Söyle bu ayıya, Türkiye Cumhuriyeti bağımsız bir devlettir ve yaptıklarından da kimseye hesap vermek zorunda değildir!
Türkiye ve İspanya önemli kapasiteleri olan ve her alanda olumlu yönde ilerleyen ilişkilere sahiptir. Ticaretten üst düzey toplantılara kadar her parametrede benzersiz bir şekilde yüksek seviyelerdeyiz. Avrupa, Türkiye ile başlar, İspanya ve Portekiz'e kadar uzanır. Avrupa'nın sağlığı, komşularının sağlığı için gereklidir. Bu bağlamda Türk-İspanyol ortaklığı, Avrupa, transatlantik alanı ve kıtamızı çevreleyen geniş alan için NATO ve Avrupa Birliği işbirliği ile hayati önem taşımaktadır.
Geçmişe sadece bizi geleceğe doğru ilerlememizi sağlayacak kadar bakıyoruz ve bize elini uzatanlara elimizi uzatmaya açığız.
“El Halil Anlaşması“'ndan sonra Clinton yönetimiyle çok kısa bir balayı dönemi yaşandı. Clinton bana, zor bir karar verme konusundaki “cesaretimden” ötürü beni öven bir mektup gönderdi. Arafat'a da benzer bir mektup gönderdi. Arafat'ın gösterdiği tek cesaretin, kontrolüne verdiğimiz Filistin mahallelerini alma cesareti olması nedeniyle bunun tuhaf olduğunu düşündüm. Ama bu açıkça olabileceği kadar iyiydi. Beyaz Saray İsrailli gazetecilere "Netanyahu ve Arafat ABD'nin müttefikidir" dedi. Bu inanılmazdı. ABD'nin en sadık müttefikinin demokratik olarak seçilmiş lideri ile yüzlerce Amerikalıyı katleden bir terör örgütünün lideri eşit muameleye tabi tutuldu..! Ancak o günlerde Washington'un diplomatik zihniyeti böyleydi. Yönetim çift namlulu miyopiden muzdaripti. Washington; Filistinlilerle olan çatışmamızın özünde Filistinlilerin herhangi bir sınırda bir Yahudi devleti tanımayı ısrarla reddetmesi olduğunu görmeyi reddetti. İkincisi, İsrail hükümetinin, başbakanın her an en zayıf çoğunluk tarafından devrilebileceği parlamenter sisteme bağımlı olduğu gerçeğini gerçekten içselleştirmeyi reddetti.
Eğer diplomasinin işe yarama şansı varsa, buna inandırıcı bir askeri tehdit de eşlik etmelidir.
Ne zaman bir Arap lider gerçekten barış istese, bunu elde ediyordu. Eğer Filistinliler gerçekten barış istiyorsa barışı sağlayacağız.
Barış empoze edilemez. Müzakere edilmesi gerekiyor. Ancak bu yalnızca barışa kararlı ortaklarla müzakere edilebilir.
Karmaşık tehditlerle dolu bir dünyada, güvenliğimiz ve liderliğimiz, güçlü ve ilkeli diplomasi de dahil olmak üzere gücümüzün tüm unsurlarına bağlıdır.