- Henüz kategori yok.
-
TOKİ Sosyal Konut Projesi'ne Rekor İlgi: Başvurular TC…11.11.2025
-
Kamerunlu Futbolcu Nicolas Ngamaleu Aldatma Skandalıyl…11.11.2025
-
Diyarbakır Kulp'ta Viyadük İnşaatında Korkunç Kaza: 3 …11.11.2025
-
İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek, İmamoğlu Hakkındaki '…11.11.2025
-
İspanya Milli Takımı'nda Türkiye Maçı Öncesi Lamine Ya…11.11.2025
-
EPDK'dan Kış Dönemi Elektrik Üretimine Esneklik Kararı11.11.2025
-
11 Kasım 2025 TV Yayın Akışı: Show TV ve Diğer Kanalla…11.11.2025
-
Pakistan-Sri Lanka ODI Serisi Başlıyor: Kaptan Shaheen…11.11.2025
-
Muğla İçin Güncel Hava Durumu Raporu ve Beklentiler11.11.2025
-
Lamine Yamal, Tartışmalı Sakatlık Süreci Sonrası Türki…11.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#din
Bir şeyin ticaretini yapan onu satar, sattığı ise artık kendisinin değildir; dolayısıyla kim din tacirliği yaparsa onun dini yoktur.
Biz Kur'an-ı Kerim'i Allah'a okumuyoruz ki, kendimize okuyoruz, anlamak için okuyoruz. Ben onu anlamadıktan sonra onun faydası ne olabilir? İngilizce, Fransızca dinler gibi dinliyoruz. Bazılarımız da Kur'an okunurken ağlıyor. Kur'an-ı Kerim'in Türkçesi var, tercümesi var, onu okursunuz. Türkçesi nedir bileceksiniz. O zaman göreceksiniz ki cahil bazı hocaların söyledikleri doğru değildir.
Bazı aşırı tutucu çevrelerin iddia ettikleri gibi yılbaşı gecesi yalnız Hristiyan âleminin kutladığı bir gece değildir. Hristiyanların Christmas olarak kutladıkları 25 Aralık günü ile yılbaşı olarak kutlanan 31 Aralık'ı 1 Ocak'a bağlayan geceyi birbirine karıştırmamalıyız. Kaldı ki dünyadaki birçok ülkenin ve bu arada bizim de kabul ettiğimiz miladi senenin dinî anlayış ile bir ilgisi de bulunmamaktadır. İsteyen bu geceyi kutlar, isteyen hicri yılı kutlar. İsteyen her ikisini kutlar. İsteyen de hiçbirini kutlamaz. Herkes kendisinden mesuldür. Hiç kimsenin başkasının bu davranışlarına karışma hakkı yoktur.
"Allahu ekber." demekle "Tanrı uludur." demek arasında ne fark vardır? "Tanrı uludur." denilince herkes tarafından anlaşılıyor. Daha iyi değil mi?
En acemi neferinden kalbinde Allah korkusu, sonra sevgili Peygamberimizin aşkı, ondan sonra da Büyük Millet Meclisi'mize hürmet ve itaat yatıyor. Bugün milletimizin birliğini temsil eden bu nurlu meclisimizin yarattığı milli zaferlerle, şarkta ve garpta milletimizi saran esaret zinciri nasıl kırıldı ise inşallah son halkaları olan ve İstanbul üzerinde kalan bakiyesi de pek yakında bu surette parçalanacaktır. İnşallah millî zaferlerimiz gayesini tamamen idrak ettikten sonra ordularımız tabiatıyla hal-i sulhe geçerken, bu millî birliğimiz sayesinde ilim ve irfan ordularının da seferberliği başlar ve hariçten bizi sarsmak isteyen esaret zinciri gibi dahilde de bizi aynı surette saran fakir ve cehle karşı aynı surette her taraftan hücum ederiz ve Cenâb-ı Allah'ın inayeti ve sevgili Peygamberimizin bize olan yardımı ve büyük milletimizin birliği sayesinde yakında refaha ve saadete ve ilm-i irfana kavuşuruz ve biz de bu surette ebediyyen mesut oluruz.
Mustafa Kemal Paşa'nın askerî mukavemetten vazgeçtiği manzarasını gösteren Başkomutanlığı almayarak TBMM Reisliğine geçmesi ve vakitsiz yanı en zayıf vaziyetimizde ve itilâf propagandalarına ve bundan haber alan pâdişâh hükümetinin fetvaları, emirleri, teşvikleriyle Anadolu birbirine girdi. Eğer kalpleri milletimizin hürriyet ve istiklâl aşkıyla çırpınan arkadaşlarımızın feragati ve kazanmış oldukları millî itimat ve candan sevgi ve saygı kudreti olmasaydı, Mustafa Kemal Paşa'nın attığı vakitsiz adım Sivas'a kadar yayılan isyanları Şark'a kadar yayacak ve önüne geçilmez darbeleri altında her şey daha başlangıçta yok olacaktı. Garp'taki isyanların önüne durulmaz hal aldığı ve kendilerine yardım için Şark'ın tahliyesi kararına gidilmesi üzerine 16 Mayıs 1921'de bildirdiğim 11 maddelik teklifimin 4. maddesinde apaçık şöyle dedim: Dinî ve manevî Anadolu'nun ayranını kabartmamak lâzımdır.
Dinsel üzüntü, bir ölçüde gerçek üzüntünün dışavurumu ve bir başka ölçüde de gerçek üzüntüye karşı protesto oluyor. Din ezilen insanın içli ezgisini, kalpsiz bir dünyanın sıcaklığını, manevi olanın dışlandığı toplumsal koşulların maneviyatını oluşturuyor. Din, halkın afyonunu oluşturuyor.
Tıpkı bir dinde insanın kendi beyninin ürünü olan şeylerin yönetimine girmesi gibi, kapitalist üretimde de, insanoğlu, kendi elinden çıkma ürünler tarafından yönetilir.
Dini ıstırap, hem gerçek ıstırabın ifadesi hem de gerçek ıstıraba karşı bir protestodur. Din, ezilenlerin iç çekişi, kalpsiz bir dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur.
İnsanların gerçek mutlulukları için aldatıcı bir mutluluk kaynağı olan dinin ortadan kaldırılması şarttır.
Tanrı, kendi önyargılarımızdan kurtulmanın ve bizleri eksikliklerimiz üzerinde düşünmeye zorlamanın bir simgesi olarak görülmeyip bencil nefretimizi meşrulaştırma ve mutlaklaştırmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır.
İnsanların koşulları değiştikçe tanrılar geriye çekilmişti, mitoloji ve dinde önemsiz bir yerleri vardı artık, bazen hep birlikte ortadan yok olurlardı.
Şu yaşadığımız kuşkucu çağda insanların tapındıkları tanrılardan bir şeyler bekledikleri için dine bağlandıkları varsayılır.
Yahudi, Hıristiyan ya da Müslüman, fundamentalizmin tüm çeşitlerinin kökeninde yok edilme korkusu yatar.
Fundamentalizm din ve siyaseti birbirinden ayıran modern laik topluma karşı bir başkaldırıdır.
Nerede bir Batılı laik devlet kurulsa, dindar bir karşı-kültürcü hareket ortaya çıkmıştır.