#din

İki kişinin bile tamamıyla aynı cenneti ve aynı Tanrı'sı yoktur.

İnancın bilgiye, bilime ve kesinliğe gereksinimi yoktur.

Tanrı yalnızca yararsız değil kesinlikle zararlıydı.

Vahiy ve kutsal yasaya gerek yoktur.

İnsan anlamayacak... ki insan; insanlara olan görevini yerine getirdiğinde Tanrı’nın komutlarını da yerine getirmiş olacak ve bunu yerine getirdiklerinde sonuç olarak daima Tanrı’nın hizmetinde olmuş olacak. İnsanın hareketleri ahlaksal olmadığı sürece başka türlü Tanrı’ya hizmet etmeleri de olanaksızdır.

Tanrıyla konuşmayı dilemek saçmadır. Kavrayamadığımızla konuşamayız; ve Tanrı’yı kavrayamayız; O’na sadece inanabiliriz. İşte bu yüzden duacının davranışları özneldir.

Formlarda İhIas Suresi'yle dalga geçiyorlar diye alakasız konulara değinmişler. Kimsenin haddine düşmez insanın dini ve inancıyla dalga geçmek.

Eğer din üzerine boşa harcanan tüm enerji ve zenginlik—tüm çeşitli biçimlerinde—hayatı ve sorunlarını anlamak için harcanmışsa, bugün neredeyse Ütopya gibi görünen koşullar altında yaşıyor olurduk.

Şunu unutmayın: temel sorunlarımızdan herhangi birine asla bir çözüm olmayacak ve insanlık, insan zihninde dini inancın deliliği olduğu sürece, kelimenin tam anlamıyla özgür olmayacaktır.

Siz ahlaksız bir insan değilsiniz. Kefaretini ödeyeceğin bir günahın yok. Korkuya gerek yok. Hayaletler yok kutsal ya da başka türlü. Tanrı sevgisi için kendini perişan etmeyi bırak.

Hiçbir haçlı seferleri yok, katliam yok, hiçbir kutsal savaşlar; yok; Cennet, cehennem, araf, yok; Saçma sapan ödüller ve kindar cezalar yok; Aptal ödüller ve haklı cezalar yok.

Hiçbir İsa Mesih kurtarıcılar yok; Hiçbir şeytan, Ne dua, Hiçbir kurban kurtuluşu yok; İlahi' vahiy yok; Kuzu kanında yıkama yok; Hiçbir Hayaletler ve Tanrılar diye bir şey yok.

Bir kişinin zihninin dini batıl inançlarla zehirlendikten sonra, düşünme yeteneğini yok eden felç edici korkudan kurtulmanın neredeyse imkansız olduğunu da biliyordu.

Hükümetleri din ve dini kurumların egemen olduğu ülkeler en geri kalanıdır. Aynı şekilde, halkı en aydınlanmış olan ve hükümetleri laiklik ilkesine dayanan ülkelerdir.

Tüm zamanların en büyük, en korkunç ve yıkıcı savaşları, Tanrı'nın" savunmasında "başlatılmış olanlardı, sanki" o " insanın ne dediğini ya da yaptığını önemsiyordu.

Bir hastaneye ihtiyaç duyulduğunda bir kilise inşa etmek, hastanın kavrulmuş dudaklarından rahatlama fincanını ve acı çeken merhametli yardım elini almaktır.

İnsan ırkı yüzyıllardır acı çekiyor ve hala din olarak bilinen zihinsel bozukluktan muzdarip ve ateizm kalıcı bir tedaviyi gerçekleştirebilecek tek doktor.

Bir kişinin zihni dini batıl inançlarla zehirlendikten sonra, düşünme yeteneğini yok eden felç edici korkudan kurtulmak neredeyse imkansızdı.

İnsanın tarihi, dinin insanın yaşam kavramını ve evreni saptırdığını ve onu doğanın kör güçleri önünde çıngıraklı bir korkak yaptığını kanıtlıyor.

İnsanın kefareti, dua, oruç, mazoşizm, kırbaçlama ve diğer işkence biçimleriyle kendini mümkün olduğunca sefil hale getirmekten ibarettir.

Tanrı', düşüncelerimizin bir kısmını işgal ettiği sürece, insanlık insanın nefreti ve düşmanlığını acı çekmekten memnun olmalıdır.

İnsan, gökyüzünde bir hayaleti, adamını sevdiğinden daha çok sevdiği sürece, bu dünyada asla barış olmayacak.

İnsan, bir Tirana "Tanrı'nın Babalığı" olarak taptığı sürece, asla bir "insan Kardeşliği" olmayacaktır."

Bir okul evine ihtiyaç duyulduğunda bir kilise inşa etmek, eğitim üzerine bir hırsızlık yapmaktır.