Farklı dinsel cemaatlerin din adamları tıpkı cadıların gün ışığından korktukları gibi bilimin ilerlemesinden korkar ve benimsedikleri aldatmacaların yok oluşunu müjdeleyen kaçınılmaz sona nefretle kaş çatarlar.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#din adamları
Azdıklarında, orospu çocukları, rahibelerin peşinde koşuyor, eşcinsel iseler de erkek çocuklarının peşinde! Böyle bir dine kimin ihtiyacı var?
Onlar bugünün dünyası hakkında ne biliyorlar ki? 3000 yıl önce yaşamış insanlar nasıl olur da bugün yaşananları öngörebilirler ya da yansıtabilirler?
Otorite, insanın tanrıya inanmasını ister. Bu tanrı, yalnızca onu biliyormuş gibi yapan ve dünyada onun adına bulunan birkaç adamın otoritesine dayanır.
Rahipler, din adamları, iktisatçılar ve ahlakçılar bu akıl sapıncına karış çıkacak yerde, çalışmayı kutsallaştırmışlardır!
Yeryüzünün bütün dinlerinde ‘orduların Tanrısı’nı, ‘kıskanç bir Tanrı’, ‘intikamcı bir Tanrı’, ‘yakıp yıkan bir Tanrı’, katliamdan zevk alan ve kullarının onun bu zevkine hizmet etmeyi görev bildikleri bir ‘Tanrı’ buluruz. ... İnsan ... sadece din adamlarının hayal ürünü hikâyelerinden tanıdığı tanrısının boyunduruğu karşısında eğilmek zorunda olduğuna inanır; o din adamları ki her mutsuz ölümlüyü önyargı zincirine bağladıktan sonra onun efendisi olarak kalırlar ya da onu tanrının yeryüzündeki temsilcisi olan –ve tanrılardan daha az korkunç olmayan– tiranların mutlak iktidarı karşısında savunmasız bırakırlar.
Çıkar duygusuyla hareket edenler inanmayanlar değil, inançlı geçinen rahipler ve her dinden meslektaşlarıdır.
Keşke din bilimcileri hakkında hiç söz etmeseydim. Çok iyi olurdu. Fena kokulu bir nesneye dokunmak, onu sallamak, doğru bir hareket olmaz. Bunlar alaydan anlayan, önemsiz bir sorun yüzünden alev alan insanlardır. Bunlar, kanıtları üzerime dolu gibi yağdırarak beni tövbe etmeye zorlamak isterler; reddedersem, herkese beni bir “sapkın” diye ihbar edebilirler; iyilikseverlikleriyle onurlandıramadıklarına karşı genellikle kullandıkları korkutma işte budur.
Din adamlarının dünyasına baktığımız zaman, fakirlere yardım etmede, hastalara deva koşturmada, iyi işler yapmada kat kat fazla çaba ortaya koyanları görüyorsak, bu kişiler büyük ihtimalle gizli ateistlerdir ve ikiyüzlülüklerinin kefaretini ödemeye çalışıyorlardır.
Din adamı kisvesi altında toplumu biçimlendiren bu kesim kendilerine büyük çıkarlar sağlasalar da, çocuklarının da içinde yaşayacağı toplumu, onların akıl yürütme yolunu tıkamayla, felakete sürüklemektedirler. Böyle bir toplum hırsızlığı da, arsızlığı da, rüşveti de, yağmayı da, yalan dolanı da “sözde karşı olduğunu söylese de” hoş görür; bunu yapanlara biat eder; fırsat bulunca da kendisi de aynı şeyleri yapar.
Anadolu’da cübbeli, cübbesiz hocalar, şeyhler, dini liderler, dini söylemleri ağzından bırakmayan eşraf, siyasetçi, bürokrat, halkı şu ya da bu şekilde istekleri yönünde güdümlemiş; yerine göre soyup soğana çevirmişlerdir.
Neden hocası, papazı, hahamı vs.i olmuştur. Aklın önüne set çekerek, insanı sömürebilmek için…
Din sözcülerinin Tanrısı, düşlemlerin dipsiz kuyusu oldu. Bu kuyuya bir yığın imgelerle girdiler. Kuyudan bir kova su çıkarmadan ölünür! Düşlemlerin dipsiz kuyusu Tanrı, bir kova su çıkarmak şöyle dursun, o kuyunun kölesi insanlar yığın yığın ölüme gider.
Din sözcüleri ölür, öldükten sonra tanrıları da konuşmaz olur! Neden? Çünkü onlar da ölmüştür! Bu tanrılar onlardan önce de yoktu!
Kuran'ı anlayarak okumanızı istemezler. Çünkü Kuran'ı anlayarak okumanız halinde, menfaatleri için ayetleri nasıl eğip büktüklerini, ayetlere nasıl yanlış manalar verdiklerini, yaptıkları tüm yanlışları görürsünüz. Tüm sistemleri çöker.