#çocukluk

Türk aydını, Türk tarihinin ürünüdür (*). Türk tarihsel eyleminin çocuk kalmış çocuğudur. Bu haliyle hem sevgi kaynağıdır, hem endişe. Güzelliği çocukluğundadır; hep sevilmeli. Endişe verici yanı ise hep çocuk kalmasında. Çocuk ne kadar güzelse, çocuk en büyük sevgilerin objesi olsa da, çocuğun hep çocuk kalması sürekli bir üzüntü ve endişe kaynağıdır. Türk aydımnın hep çocuk kalması ise, başka nedenlerle birlikte ancak pek önemli olarak, Türk aydınının düşün ile eylem orasında bir kimyasal bileşim kuramamasından kaynaklanıyor. Çok büyük bir doğallıkla; aydın bir düşünsel sığlıkta büyüyemez.

Size doğrusunu söyleyeyim, yolunuzdan dönüp küçük çocuklar gibi olmazsanız, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz. Kim bu çocuk gibi alçakgönüllü olursa, Göklerin Egemenliği’nde en büyük odur. Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Ama kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse, boynuna kocaman bir değirmen taşı asılıp denizin dibine atılması kendisi için daha iyi olur. İnsanı günaha düşüren tuzaklardan ötürü vay dünyanın haline! Böyle tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline!

Ben küçükken Superman'i örnek alırdım. Benle onun arasında birçok ortak nokta olduğunu düşünürdüm. O, her zaman telefon kulübelerine gidip bütün kıyafetlerini çıkarırdı.

Dün gece gördüm seni
Ay doğarken oradaydın
Bir içim suydu çocukluğun
Keşke o gün içseydim seni
Dün gece ay doğarken
Ormanda ışıkla oynaşan
Bir mor menekşeydi çocukluğun
Keşke o gün koklasaydım seni

Küçüklüğümden beri fırsatını bulduğum her zaman defterlere, duvarlara bulduğum her yere çizimler yapıyordum. O yaşlardan itibaren amacım bir çizer olmak ve ileride animasyon filmler yapmaktı. İnşaat mühendisliği bölümü okumam bazı koşullandırmalarla gelişti. Bizim zamanımızda doktor veya mühendis olmayana kız vermezlerdi. En seçkin meslekler onlar görünüyordu. O zamanlar çizerlik ya da animasyon yapımcılığı gibi hayal üstü bir alanın para kazandıracağı ya da insanın yaşamını sürdürebileceği bir meslek olarak görünmüyordu.

Ben kullanılacak birisi değilim. Ben Çorum Kargı’da, tarlada çalışan insanların yaşadığı fakir bir köyde, tarlada doğmuşum. Bir ebe vasıtasıyla. 1 yaşındayken İstanbul’a gelmişiz. Gecekondu mahallesinde büyüdüm. Varoş mahalleleri diyorlar ya? Eğer birisi birini kullandıysa, devleti ben kullanmışımdır.

Öylesine gelen mutlulukla içi ezilen insanlar vardır, onlar babalarının her takdirinden sonra annelerinin ekşi yüzü ya da annelerinin takdirinden sonra babalarının gizli tehdidiyle karşılanmıştır; mutluluk kendinin kendiliğindenliğini, mutsuzluksa başkalarının aktif çabasını gerektirir.

Liste
Yükleniyor…