Gün gelecek türkiye'nin bağımsızlığı ve kurtuluşu için gerekirse hepimiz vurulacağız. bunlar bizi korkutmuyor, üzmüyor ancak kinimiz bileniyor.
- Henüz kategori yok.
-
İrem Derici ve Melih Kunukçu Aşkında Son Perde: Ayrılı…09.11.2025
-
Aynadaki Yabancı 6. Bölüm: Gerçekler Açığa Çıkıyor, Te…09.11.2025
-
Portekiz Ligi: Santa Clara, Sporting Karşısında Erken …09.11.2025
-
MasterChef Türkiye'de Haftanın Eleme Heyecanı: 7 Kasım…09.11.2025
-
8 Kasım 2025 Çılgın Sayısal Loto Sonuçları Belli Oldu:…09.11.2025
-
Ben Leman'da Gerilim Dorukta: Kaybolan Çocuklar İçin U…09.11.2025
-
Parma - Milan Maçı Ne Zaman, Hangi Kanalda? İşte Serie…09.11.2025
-
Hertha Berlin'in Genç Yıldızı Kennet Eichhorn Avrupa D…09.11.2025
-
Denizli'de Planlı Elektrik Kesintileri: Birçok İlçede …09.11.2025
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#cesaret
Zeki nice insanlar vardır ki medeni cesaret sahibi olmadıkları için zekaları işe yaramaz. Diğer taraftan, zeka olmaksızın cesarette tehlikelidir: fanatik insan yaratır. Eğitimin amacı zekayı ve cesareti geliştirmektir.
Bir Rum mahallesiydi. Sadece iki Müslüman ev vardı. Biri bizimki. 6-7 Eylül olaylarını orada yaşadım. O gün kalabalık bir grup mahalleye sopalarla saldırmaya gelmişti. Elime Türk bayrağı alıp “Hata yapıyorsunuz, burası Türk mahallesi” diye önlerine dikildim, ikna edip püskürttüm.
Biri yüksek sesle hakikati söylerse hiç belli olmaz, birden bakarsın milyonlar uyanıvermiş, ‘aa tabi ya, biz de biliyoruz kral çıplak!’ diye itiraf edivermiş.
Doğrudur. Eğer "kendi olmak" istemek, sürüden ayrılıp bir birey olmak, kendini bir sanat yapıtı yoluyla var etmek, kral çıplak demek bir ruh hastalığıysa, Fikret Muallâ da bir ruh , bir akıl hastasıydı.
İnsanların hayatta kalmak için en büyük şansı dirençleri; hayal edilemeyecek olanın karşısına geçip gözlerinin içine bakabilmeleri.
Kadınlar dünyayı sırtlarında taşırken, erkekler kadınsı diye nitelendirdiklerde küstahlığını gösterdikleri tavırları takınıyorlardı. Ödlek olan erkekler, savaşan kadınlardı.
Boğdan, Eflak ve Niğbolu dağlarını aşarak geldik, eğer geri dönersek düşman arasında namımız kalmaz; her ne olursa olsun ya bu taburu sökündürürüz ya da cümlemiz kırılıp kıyamete kadar gideriz.
İsteyenler, karılarının yanına dönüp entarilerini giyebilirler! Ben düşmana karşı tek başıma da gidebilirim!
Madem ölümden korkuyoruz, niçin evlerimizde oturup da çocuklarımızla keyfimize bakmadık, askerliğe girdik? Bizim borcumuz, düşmanın azlığını çokluğunu kıyaslamak değil, ona karşı durmaktır.
Kimseye ne yapılması gerektiğini söyleyemem. Herkes kendi doğrusuna kendi karar verir. Kimseye cesur olmanız gerekiyor diyerek cesaret veremezsiniz. Ben sadece kendi sorumluluklarım çerçevesinde bunu yaptım.
Korkmuyorum, korkmuyoruz; hırsızlar, yolsuzluk yapanlar, rüşvet alıp verenler, yalancılar, riyakarlar, hukuku çiğneyenler korksun!
Çoğu hakikat sadece kimsenin sorunu ele alacak ve üstüne gidecek cesareti bulamamasından dolayı ortaya çıkmıyor.
Bir insan herhangi bir şey hakkında iyi bir fikre sahipse bunu açıkça söylemekten çekinmemelidir. Açıkça söyleyemediklerini en azından yazarak belirtmelidir.
Böyle bir dünyada insan gülmeye bile cesaret edemiyor artık. Sadece tebessüme imkan var.