Her istek karşısında insan kendine şunu sormalıdır: Bu istek elde edilirse ne olur elde edilmezse ne olur?
- Henüz kategori yok.
-
Roma-Udinese Karşılaşması: Serie A'da Zirve Mücadelesi…09.11.2025
-
Süper Lig'de Göztepe Fırtınası: Kasımpaşa Deplasmanınd…09.11.2025
-
Fenerbahçe, Viktoria Plzen Maçındaki Tartışmalı Penalt…09.11.2025
-
TOKİ Sosyal Konut Başvuruları: Genel Şartlar, Kontenja…09.11.2025
-
Samsunspor, Eyüpspor Karşısında Galibiyet Serisini Sür…09.11.2025
-
Augsburg, Stuttgart Deplasmanında Kritik Virajda: Rexh…09.11.2025
-
Premier Lig Devlerinin Kritik Randevusu: Manchester Ci…09.11.2025
-
Süper Lig'de Gençlerbirliği Başakşehir'i Mağlup Etti: …09.11.2025
-
Premier Lig Devleri Karşı Karşıya: Manchester City - L…09.11.2025
-
Guardiola'nın Tarihi Maçında Zirve Savaşı: Manchester …09.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#bilinç
Başarmak istediğimin ne olduğunu soracak olursanız yanıtı farkındalık yaratmaktır ki o zaten öğretmenin başlangıcıdır.
Artık kendimizle konuşmadığımız zaman sona erer. Gerçek düşüncenin sonu ve nihai yalnızlığın başlangıcıdır.
Bilinç, denizin içinde taşıdığı maddeleri bıraktığı boş bir kumsal gibi, istenilen her şeyin kendisine bırakıldığı bir yer, istenilen şeyin doldurulabileceği bir kap değildir.
Şey, benim onu algılayan gözlerimin önünde durmaktadır; onu görüyorum ve kavrıyorum. Ama algı, yalnızca benim yaşantımdır, algılayan öznenin yaşantısıdır.
Her bilinç, kendine özgü bir niyet geliştirir. Ve bu niyet, o bilincin neyi algılayıp, nasıl anlamlandıracağını etkiler.
Hiçbir yaşantının zorunlu olarak sürekli olması gerekmez, ama Saf Ben ilke olarak zorunlu olandır.
Birinci tekil kişiye tütünün. Kendi bilincinizin bilgisi, emin olabileceğiniz tek şeydir.
İnsan duygularla algılar ancak bilinçle yorumlar. Bilince bilgiyi getiren de duyulardır. Fakat bakan gözdür, görense bilincin kendisidir. Baktığı şeyi anlayabilmesi için beynin kendisinde onunla ilgili bir bilgi mevcut olmalıdır. Aksi halde baktığına anlam yükleyemez. İnsan maalesef bu yüzden baktığı her şeyi göremez.
Hayat bir ritimdir. Güneşin doğuşu, yeniden doğuşu, nabzın atışı, kalbin kan pompalaması hepsi birer ritimdir. Ritim ahenktir, uyumdur. Ritim olmazsa hareket olmaz, hareket olmazsa zaman olmaz. Zamanın durduğu yerdeyse hayat durur sonsuzluk başlar. Zaman zihindedir; bilinçse sonsuzluktur.
İnsanoğlunun yaşamı iyi ve kötü arasındaki ebedi mücadeleden oluşmuştur. İyilik potansiyeli ne kadar artarsa kötülük kuvvetleri de o kadar güçlenir. Kötü denilen mevhum aslında bir yanılsamadır. İnsanoğlu kötüyü gördükçe ve ona inandıkça kötüyü gerçek kılar. İnsanoğlu karşısındaki kişide kötü bir şey görürse onun bilinci de bu gerçeği onun dünyası için yaratır. Bu yüzden herkes bir diğerinde olan sadece iyi yönleri görebilmeli, kötüleri göremeyecek hale gelmelidir. Bu tabii ki görmezden gelmeli anlamına alınmamalıdır. İyiliğin gerçeği ile kendi kendine teyit edebildiği kötülük arasındaki farkı görmeye çalışmalıdır.
İçsel dinginlikle teması yitirdiğinizde, kendinizle teması yitirirsiniz. Kendinizle teması yitirdiğinizde, kendinizi dünyada kaybedersiniz.
Geçen zaman değil. Zaman, aynı kalıyor. Tersine biz geçiyoruz. Saf zaman aynı kalır, biz geçer gideriz.
Karakterimizin tam anlamıyla farkında olduğunuzda, farkındalığınızın farkına varırsınız.
Bir düşünceyi dinlediğinizde sadece bir düşüncenin değil bir düşüncenin tanığı olarak kendinizin de farkına varırsınız.
Bir psikiyatristin vazifesi uyuşturmak değildir. Derdi diri tutmak ve o dertle yüzleşebilmesini baş edebilmesini sağlamaktır. Onu by-pass etmek, örtmek değildir.