Bir sürü Marksizm var. Tabii ki bunlardan bazıları oldukça yanlış. (...) Bir sürü Marksizmler var. Şimdi, Bir sürü Newtonculuklar da var. Yani, Newtonların, Einsteinların, Bohrların, Heisenberglerin her dediği doğru değil ki. Ama bazı söyledikleri doğru. Hâlâ kullanıyoruz. Marks'ın da bazı söyledikleri doğru ve o yüzden Harvard'ta ekonomi okursanız Marks okuturlar size. Yani Kapitali okuturlar; çünkü ekonomi politiğe katkıları gerçekten bilimsel katkılar. Çok değerli katkılar. Yani Marks'ı bir kenera bir çırpıda kesip atmak, -yani o bilimsel değil diye bir kenara atmak- doğru değil.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#bilimsel yöntem
Aslında bilimde teori kanunlardan (gerçeklerden) daha yüksek bir idrak düzeyindedir. Çünkü teoriler gerçeklere açıklama getirirler, onları birleştirirler. Georgia Üniversitesi'nde atom fiziği dersi okursanız atom teorisi dersi alacaksınız. Profesör o dersin ismini gelecekte "atom gerçeği" olarak değiştirmeyecek. Çünkü atom teorisinin manası bu değil. Atom teorisi maddenin tabiatına dair on binlerce gerçeği açıklayan bir açıklamalar sistemi ve evrim teorisi de bunun gibidir.
Ne kadar beyaz kuğu gözlemlemiş olursak olalım, bu, tüm kuğuların beyaz olduğu sonucunu haklı çıkarmaz.
Kesin ve titiz bir bilimin unsurlarını ele almanın tek yolu, onlara mümkün olan tüm titizliği ve kesinliği uygulamaktır.
Cambridge Üniversitesi’ne girdiğim zaman -Louis bana araştırmalar için para bulmanın tek yolunun akademik kariyere başlamak olduğunu söylemişti- bana o çalışmada bir buçuk yıl boyunca yaptığım her şeyin yanlış olduğu söylendi. Şempanzelere isim vermemem gerekiyormuş, çünkü bu bilimsel değilmiş, onları numaralandırmalıymışım. Onların karakterleri, zekâları ve en önemlisi duyguları hakkında konuşamazmışım, çünkü duygular ve hisler yalnızca insanlara has özelliklermiş. Yani o zamanlar, hayvan davranışlarıyla ilgili olarak çok çok farklı bir anlayış hakimdi. Pek çok bilim insanı hayvanların yalnızca etkiye tepki yığını olduklarını itiraf ediyordu. Hayvanların insanlara benzer davranışlar sergileyebileceğini söylüyorlardı; ancak bu yalnızca bizim kendi yorumumuzdu. Hayvan davranışları üzerine yapılan çalışmalar çok duygusuzdu. Bunu şefkatsiz bir bilim haline sokmak için mücadele ediyorlardı ve üzerinde çalıştığınız hayvanlar için beslediğiniz en ufak bir duygu, tamamıyla yanlış olarak telakki ediliyordu.
Doğruyu arayan sadece eskilerin yazdıkları üzerine çalışan ve doğal içgüdüleriyle onlara güvenen değil, aksine onlara olan inancını dizginleyen ve onlardan öğrendiklerini sorgulayan, tartışan ve gözlemleyen, ve doğuştan kusurlu ve bozuk olan insanoğlunun söylemlerine bel bağlamayandır. Bundan dolayı önceki alimleri araştıran kişinin görevi, eğer ki amacı hakikati bulmaksa, kendini tüm okuduklarının düşmanı olarak görmek ve aklını kullanarak okuduğu içeriğin özüne ve kapsamına her açıdan saldırmaktır. Ve aynı zamanda bunları yaparken kendinden de şüphe duymaktır, ki böylelikle önyargıya ve kayırmaya düşmekten kurtulabilsin.
Olguların toplanması, araştırmanın başlangıç noktasıdır ama sonucunu işaret etmez. Sadece bir açıklama yıldırım gibi geldiğinde ve ayrı fikirleri düşüncenin ateşinde erittiğinde, anlama dediğimiz ve arama ruhunu tatmin eden o seviyeye erişilir.
Bilimsel gözlem her zaman tartışmacı bir gözlemdir. Bu gözlem önceki bir savı, öncesel bir şemayı, bir gözlem tasarısını doğrular ya da sakatlar. Bu gözlem doğrulayarak gösterir, görünümleri bir sıradüzenine sokar, dolaysızı aşar, şemaları kurduktan sonra gerçeği yeniden kurar. Doğal olarak gözlemden deneye geçildiğinde bilginin tartışmalı özyapısı daha da belirginleşir.
Dahası, birleşme protein sentezi için gerekli olan aynı bileşenleri gerektirir ve aynı inhibitörler tarafından inhibe edilir. Bu nedenle, sistemin tam bir yapay olma olasılığı çok düşüktür ve büyük olasılıkla gerçek protein senteziyle yakından ilgilidir.
Mutasyonla üretilen amino asit dizisindeki değişikliklerle bu yöntemlerle geçici olarak çıkarılan üçlüler arasındaki bir karşılaştırma, adil bir uyum ölçüsü gösterir.
Bütünün davranışı, en azından ilke düzeyinde, parçalarının doğası ve davranışı artı bu parçaların etkileşimlerinin bilinmesi ile anlaşılabilir.
Benim önyargılarım, işlevselcilerin tam tersidir: "Eğer işlevi anlamak istiyorsanız, yapıyı inceleyin".
Bilince ilişkin sorunları genel felsefi savlarla çözmeye çalışmanın umutsuz olduğuna inanıyoruz.
Dürüst bir bilgi arayışında, çoğu zaman belirsiz bir süre boyunca bilgisizliğe katlanmak zorunda kalırsınız.
Olası önyargılar ve taraf tutmaları en aza indirmek için nesnel yöntemler kullanılmak zorundadır.
Şu âna kadar herhangi bir şeyle çelişmemiş olan gözlem; mucizelerin, yalnızca ona inanıldığı dönem ve ülkelerde ve ona inanmaya ikna edilmiş insanların önünde gerçekleştiğini öğretir.
Bilim diyor ki: “Ben elimdeki verilerden, bütün, daha önce teklif edilmiş dini inançları bir tarafa bırakarak, bir şey çıkartmaya çalışıyorum. Bu benim çıkarttığım şey dinle uyuşmalı mıdır, değil midir? Bu şimdilik beni alakadar etmiyor.” diyor. “Benim yapmak istediğim...” diyor, “Anlamak!” “Ne oldu acaba? Ben bunu anlamaya çalışıyorum ve sadece eldeki verilerden hareket ediyorum. Eldeki verilerden, gözlem yapabildiğim yerlerden, mantıki çıkarım yapabildiğim yerlerden hareket etmek mecburiyetindeyim.” Eğer diyor, “Ben bunun içerisine herhangi bir gözleme dayanmayan ifadeyi katarsam bilim, bilim olmaktan çıkar. Dolayısıyla ben bunu katamam.” diyor. “Sadece ben ürettiğim varsayımları gözlemle desteklemek veya reddetmek durumundayım. Gözlemleri bunun için yaparım.” Hipotezlerin görevi de, ki Darwin teorisi diye hepiniz biliyorsunuz, bir hipotezdir. Değil mi? Şimdi, biz bunu 150 senedir test ediyoruz. Darwin'in hipotezi uygulandığı her testten başarılı çıktı. Henüz yanlışlayamadık. Ama unutmayın, Newton'ın teorisi 300 yıl yanlışlanamadı ve Immanuel Kant, büyük filozof Immanuel Kant, dedi ki: “Bu doğru.” Bu doğru dedi. Ve onun üzerine dayanarak bir felsefe yarattı. Einstein bir çıktı, “Doğru değil anam.” dedi. Daha iyisi. Ve birdenbire zavallı Kant'ın o muhteşem eseri, ‘Kritik der reinen Vernunft’, hiç oldu. Bilimin güzelliği burada!