Sonra bilimsel bir hızar makinesının başına geçtim, hızar fabrikası da denebilir, öyle düşünüyordum, tutarsız, kaba olanları, kesip atıyordum. Önce durdurmak üzere hücuma geçtiler ve sonra sustular; ancak, hızarların kütükleri keserken iç yakan bir sesi vardır, hep duydum.
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#bilimsel yöntem
İnsanların çevrelerine ve kendilerine ilişkin olarak oluşturdukları düşüncelerin bir bölümü inanç; bir bölümü de bilgi biçimindedir. İnanç, bir sanı ya da bir kanıya dayanarak oluşturulup benimsenen görüşlere denir. İnanç bilginin sınırları dışında kalır, bilginin bittiği yerde başlar. Bilgi ise bilimsel yöntemlerle doğrulanma olanağına kavuşan düşünce ve görüşlere denir.
Dindar bir insanın bu Tanrı’ya dua etmesi boşuna demektir. Dua işe yarasaydı etkileri nesnel olarak gözlemlenirdi. Gözlemlenmiyor ama.
Türkler ne Müslümanlığı, ne milliyetçiliği, ne liberalizmi, ne de sosyalizmi icat ettiler. Bunların hepsi de dışarıdan geldi. Sadece Türkiye’yi incelemek bize Türkiye gerçeğini öğretmez, daha da kötüsü Türkiye dışına kuşkuyla, kaygıyla bakmamıza yol açar. Yapılacak şey Batı’dan ‘felsefe’ ithal etmek değildir, hayali bir ‘Doğu-Batı sentezi’ peşinde koşmak hiç değildir. Yapılacak şey, günümüzde ‘Batı’ adı altında toplanan çelişkiler yumağına bilimsel ve eleştirel yöntemle yaklaşmak, Türkiye’yi bu büyük resim içinde kavramak ve uygarlık kavgamızı da halk güçleriyle, fakat küresel dayanışma olanaklarını da ihmal etmeden yürütmektedir. Ben, bilimsel çalışmaları da bu kavganın bir parçası, hem de önemli bir parçası olarak görüyorum ve tarih, toplum bilimleri ve felsefe alanındaki çalışmalarımda, kendi olanaklarım dâhilinde, bu kavgaya katkıda bulunmaya çalıştım.
İnsan zihni, ruhsal deneyimlere meyilli olmakla beraber, bu meylimizi doyurmak için yeterli kanıt bulunmayan şeylere inanmak zorunda değiliz.
Bilim, doğrudan deney üzerine kurulmuş ifadelerden oluşan bir sistemdir ve deneysel doğrulama yolu ile denetlenir. Bilimde doğrulama, tekli ifadeler değil bu tür ifadelerin bütün bir sistemi ya da bir alt sistemidir.
Bilimde doğrulama, tekli ifadeler değil bu tür ifadelerin bütün bir sistemi ya da bir alt sistemidir.
Optik teleskoplar bile aslında sadece elektromanyetik dalga toplayıcılarıdır. Yıldızlara yüklediğimiz anlamlar, aslında onlardan (Dünya’ya ulaşan çok ama çok karmaşık elektrik ve manyetik alan dalgalanmalarının dikkatle incelenmesinden) elde ettiğimiz tek fiziksel gerçeklikten çıkarabildiklerimiz.
İndirgenemez karmaşıklığın detaylı örneklerini bulmaya çalışmak aslen bilimsel bir ilerleme yöntemi değildir; mevcut bilgisizlikten kanıt çıkarmaya çalışmaktır.
Seküler hümanizm, bir dinin temel niteliklerine sahip değildir: bir tanrıya inanç, bir tür ölümden sonraki yaşam isteği, kutsal dogma veya metinler veya mutlakiyetçi bir ahlaki inanç. Bunun yerine, felsefi ve etik bir bakış açısını ifade eder ve doğaya ilişkin doğal görüşünü formülasyonunda bilimsel yöntemi kullanır.
Ancak aptal bir bilim insanı, önündeki kanıtları ve raporları reddedebilir ve onların yerine kendi inançlarını koyabilir.
Şimdi söylediğim şeyler belirsiz olabilir, ancak uygun yerlerinde daha açık hale getirilecekler.
Fizikte demokrasi yoktur. İkinci sınıf birinin fermi kadar kadar görüş ileri sürme hakkı olduğunu söyleyemeyiz.
Yirmi yıldır kendiliğinden oluşumu arıyorum ama bulamadım. Hayır, imkansız olduğunu düşünmüyorum. Ama neden kendiliğinden oluşumun yaşamın kökeni olmasını isteyesiniz ki? Yaşamın önüne maddeyi koyarsınız ve maddenin sonsuzdan beri var olmasını sağlarsınız. Bilimin durmak bilmeyen ilerleyişinin bundan bir yüzyıl, bin yıl, on bin yıl sonra yaşayacak olan bilim insanlarını maddenin değil yaşamın ezelden beri var olduğunu onaylamaya zorlamayacağını kim söyleyebilir? Maddeden yaşama geçiyorsunuz çünkü gelecekteki doğa bilimcilerinin zekasıyla kıyaslandığında çok sınırlı olan şu anki zekanız size olayları başka türlü anlayamayacağınızı söylüyor. On bin yıl sonra yaşamdan maddeye geçmemenin imkansız olduğuna inanmayacağımızı kim garanti edebilir? Eğer bilimsel zihinler arasında yer almak istiyorsanız, a priori fikirlerden ve akıl yürütmelerden kurtulmalı ve yerleşik olgulardan gerekli çıkarımlara bağlı kalmalı ve saf hipotezlerin çıkarımlarına gereğinden fazla güvenmemelisiniz.
Doğru olduğu varsayımı herhangi bir temele dayanmıyorsa, bir önerme doğru kabul edilemez.
Bilim doğayı kavrayışımızın ilerlemesinde etkili olmuştur, çünkü bilimsel ethos üç kilit ilkeye dayanır: Kanıtların peşinden götürdükleri yere git; Bir teorin varsa, doğru olduğunu kanıtlamaya çalışmak kadar yanlış olduğunu da kanıtlamaya istekli olman gerekir; Gerçeği nihai olarak belirleyen şey deneydir, insanın a priori inançlarının verdiği rahatlık da değildir, kuramsal modellerinde gördüğü güzellik ve zarafet de.
Fiziğin işi görebildiğimiz şeyleri açıklamak için göremediğimiz şeyler icat etmek değil, göremediğimiz şeyleri nasıl görebileceğimizi çözmek, önceden görünmeyenleri, bilinen görünmeyenleri görmektir.