#ahlak

Mısırlıların ahlâkı da sefihleşmişti, çünkü onlar fahişeleri hoş görmekle veya cevaz vermekle kalmayıp hürmet de göstermişlerdir. Teolojileri de, bâtıl inançlarla, sihir ve büyücülükle doluydu. Ayrıca, piramitlerinin ve diğer anıtlarının ihtişamı da çok büyük olmalarından dolayı barbarlığa yorulabilir.

Bütün şovenistler birtakım benzer gerçekler arasındaki benzerlikleri görmeme gücüne sahiptirler. Britanyalı bir muhafazakâr Avrupa’da kendi kaderini tayin hakkını savunur, Hindistan’da buna karşı çıkar, hem de hiçbir tutarsızlık hissine kapılmaz. Uygulamalar niteliklerine göre değil bunları kimin yaptığına göre iyi ya da kötü ilan edilir ve ‘bizim’ taraf yaptığında ahlaki rengi değişivermeyen neredeyse hiçbir zulüm çeşidi —işkence, rehineler kullanma, zorla çalıştırma, kitlesel sürgün, yargısız infaz, tahrifat, suikast, sivilleri bombalama— yoktur.

Bedenen diriliş fikri kulağa garip geliyor, hatta saçma, tabii cezalandırma amacını saymazsak. Düzeltmekten çok intikam anlamına gelen bütün cezalar da ahlaken yanlıştır. Peki Dünya'nın sonu geldiğinde yapılacak sonsuz işkencelerin, ne tür bir ahlaki ya da uyarı amacı olabilir ki?

Liste
Yükleniyor…