Ne kadar zavallılar, sabrına sahip değillerdi? Hangi yara iyileşti, ama dereceye kadar?
- Henüz kategori yok.
-
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün 87. Ölüm Yıldönümün…10.11.2025
-
10 Kasım Anması: İki Dakikalık Saygı Duruşu ve Sirenle…10.11.2025
-
Montella'dan İrfan Can Kahveci Çağrısı: Kararın Nedeni…10.11.2025
-
Borsa İstanbul'da İki Yeni Halka Arz: Pasifik Holding …10.11.2025
-
İzmir'de 31. Ata'dan Ana'ya Saygı Koşusu Yoğun Katılım…10.11.2025
-
Erdoğan'dan Dış Politika ve Savunma Sanayii Açıklamala…10.11.2025
-
E-Devlet Kapısı Dijitalleşmede Zirveye Koşuyor: Yeni H…10.11.2025
-
NFL 11. Hafta: Bahis Oranları, Öne Çıkan Maçlar ve Uzm…10.11.2025
-
10 Kasım Anması: Türkiye Genelinde Çalan Sirenler ve S…10.11.2025
-
BBC'de Trump Konuşması Düzenlemesi Skandalı Sonrası Üs…10.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
#acı
İçki içen biri duyarlılığını kaybeder kaybetmeye, kısa süre kaçıp kurtulur acılarından, dinlenir ama sonunda bu kuruntudan geri dönüp gelir geriye; her şeyi bıraktığı gibi bulur, ne bilgeliği artmış ne yeni bilgiler edinmiş ne eskiden birkaç basamak daha yukarı çıkmıştır.
Önemli olan görüşler değil asla, bunlar güzel ya da çirkin, zekice ya da budalaca olabilir, isteyen benimser, isteyen elinin tersiyle itebilir bunları. Benden dinlediğin öğretiye gelince, kendi görüş ve düşüncemi içermiyor bu, öğrenmeye meraklı kişiler için dünyayı açıklamak gibi bir amaç güttüğü de yok. Bir başkadır onun amacı, acılardan kurtulmaktır. Buddha'nın da öğretisi budur işte, başka şey değil.
Oh, tüm çile ve kahırlar zaman değil miydi? Tüm uğraşıp didinmeler, tüm korkular, dünyadaki bütün güçlükler, bütün düşmanlıklar, silinip gitmiyor mu, yenilgiye uğratılmıyor mu?
Ne zaman ki iki çağ, iki uygarlık ve iki din birbiriyle kesişirse, işte o zaman insan yaşamı gerçek bir acıya, gerçek bir cehenneme dönüşür.
Acıyı ve ıstırabı azaltmak için elinden geleni yapmaktan daha büyük bir motivasyon olabilir mi?
Beş yüz gündür, şu bulunduğumuz dünya köşesinde, bombardımanlar, tüfek ateşleri; sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar sürüp gidiyor, hiç dinmeden. Ebedi bir savaş alanına gömülüp kalmışız.
Bu sessizlik, bu ortak cehalet, yeryüzündeki en acımasız şeyler. Artık sevmiyor olmak, nefret etmekten daha beter. Ölüm de acı çekmekten daha beter.
Acı ve ızdırap daima büyük bir zeka ve derin bir yürek için kaçınılmazdır. Gerçekten büyük insanlar, sanıyorum ki, yeryüzündeki en büyük üzüntüye sahiptir.
Baylar, yemin ederim, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; hem de tam anlamıyla, gerçek bir hastalık.
Ben hasta bir adamım... Gösterişsiz, içi hınçla dolu bir adamım ben. Sanıyorum, karaciğerimden hastayım. Doğrusunu isterseniz, ne hastalığımdan anladığım var, ne de neremin ağrıdığını tam olarak biliyorum.
Mutsuzken başkalarının mutsuzluğunu daha güçlü hissederiz; duygular parçalanmaz, yoğunlaşır.
Bizim hayallerimiz vardı, içinde tek başına yaşadığımız. Bizim acılarımız vardı, kalbimizde tek başına çektiğimiz. Bizim ölümlerimiz vardı, tek başına ve yakışıklı. Hayallerimiz, acılarımız ve ölümümüz hepsi tek başına, hepsi yalnız.
Dünyanın bana acı çektirmeye, canımı yakmaya, beni aşağılamaya hakkıı olduğunu kabul etmiyorum; ve bu nedenle, onun beni ele geçirmesinden özenle kaçırdım.
Bu yaşam bana bir işkence gibi görünüyor, bu, amaçsız çekiç sesleridir, yaşam boyu gürültü patırtıdır, fasılasız, sevinçsiz, kronik çalkantıdır.