Görecek gözü ve işitecek kulağı olan kişi hiçbir ölümlünün sır tutamayacağına kendini ikna edebilir. Dudakları sessiz kalsa, parmak uçları çıtlatır; her gözeneği onu sızdırarak ifşa eder.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Sigmund Freud
Eğer bir adam herhangi bir dini öğretinin öne sürdüğü tüm saçmalıkları sorgulamaksızın kabul ediyor ve hatta bunlar arasındaki çelişkileri görmezden geliyorsa, o zaman bu adamın zekasından şüphe edebiliriz. İçgüdüsel tutkular akılcı çıkarlardan daha güçlüdür. Bedenimizi hasta eden benliğimizin baskısıdır.
Belli başlı dinsel öğretilerin tarihsel değeri konusundaki bilgimiz, onlara karşı saygımızı artırır, ancak, uygarlık düzeninin nedeni olarak gösterilmesinden vazgeçilmesi konusundaki önerimizi geçersiz kılmaz. Baskının yarattığı etkilerin, aklın rasyonel işleyişinin sonuçlarıyla yer değiştirmesinin artık zamanının geldiğini iddia edebiliriz.
Dünyayı yaratan hamiyetli bir tanrı var olsaydı ve hem Evren'de hem de ölümden sonraki hayatta ahlaki bir düzen yaşansaydı, kendimize bunun çok iyi bir şey olduğunu söyleyebilirdik; oysa tam da bunları dilemeye mecbur bırakılmamız oldukça can acıtıcı bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
Cinsel eğilimlerin temeli hazdır. İnsan sevince aptallaşır. Aşk yoktur, libido vardır. Bir objeye duyulan sevgi, ona sahip olma isteğinden gelir. Hiçbir erkek birlikte olmak istemeyeceği bir kızla yakın arkadaş olmak istemez. İnsan mutlu olmak ister; bu yüzden berbat haldedir.
İnsanlığa ait dinler, kitlesel sanrılar içinde sınıflandırılmalıdır. Bu sanrıya sahip kişiler, söylemeye bile gerek yok, böyle bir durum olduğunu fark etmezler bile.
Otuz yılımı kadın psikolojisini incelemeye ayırmama karşın hala şu büyük sorunun yanıtını bulamadım: “Peki ama şu kadınlar gerçekten ne istiyorlar?”
Dinler, kendilerini sevgi ve merhamet dini olarak tanımlasalar dahi, onlara inanmayan insanlara karşı sert ve acımasızdırlar.
İnsanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler; Çünkü özgürlük sorumluluk gerektirir, ve insanların çoğu da bundan korkar.
Bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.
Garip değil mi? Ulaşamayacağın kadar yüksekte sandığın kişiler, aslında eğilemeyeceğin kadar alçaktadır.
Bazen ulaşamayacağın kadar yüksekte sandığın kişiler, aslında eğilemeyeceğin kadar alçakta olabiliyor.
Düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor ne yazık ki.
Duygular söz konusu olduğunda yüreğin ne diyorsa o ama birşeyler yapacaksan aklın ne diyorsa o...
Herkes zirvede olmayı hedefler ama hiç kimse bilmez ki zirve; Yükselişin sonu, inişin başlangıcıdır.
Uzun vadede hiçbir şey akıl ve deneyime direnemez; dinin her ikisiyle de çeliştiği oldukça açıktır.
Din bir yanılgıdır ve gücünü bizim içgüdüsel dürtülerimizin hemen uyum göstermesinden alır.
Cinsel baskı uygulamak amacıyla "düşünme yetilerinin" zorla ket vurulmasından kaynaklanır.