- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Şebnem Ferah
Benim için şarkı yaparken önemli olan insanların ne düşündüğü değil benim hislerimi nasıl aktarabileceğim.
Benim albüme koyduğum her parçanın içime sinmesi lazım. Yoksa rahat uyku uyuyamam ki o zaman.
Müzik yapmayı bırakmama hiçbir şey sebep olamaz. Ama zorunluluk gibi hissettiğim gün albüm yapmayı bırakacağım.
Ben şuna inanırım: Çalışırsanız ve yetilerinizi aktif tutarsanız, ne yapmak istediğinizi de kafanızda hayal edebiliyorsanız hayat her anlamda kendiniz için de, etrafınız için de, tatmin edici olabilmek yolunda kolaylaşabiliyor.
Aslında hüzün hakikaten dünyanın neresinde, her insanda, daha az ya da daha çok diyebilir miyiz, her ırktan, her gelenekten, her dinden insanın hücrelerinde olan bir şey bu, tersini düşünemiyorum.
Genelde önce müzik geliyor ama en güzel şarkılarım söz ve müziğin aynı anda çıktığı şarkılar olmuştur hep.
Şarkılar ortaya çıkmaya başladıktan, onları kaydedip sunmak istediğimden emin olduktan sonra stüdyoya girmeyi ve albüm çıkarmayı tercih ediyorum. Yani sırf albüm çıkarmak için şarkı yapmak ya da böyle bir zorunluluk hissetmek sevdiğim bir yöntem değil. Her şey kendi doğal akışında ilerlesin isterim.
İçimde bir şeyleri kıpırdatacak durumları zihnim kaydediyor. Belirlenmiş bir zamanda masa başında çalışmak yöntemim değil.
Evimde kaydettiğim sistemde bir gün uyuyup ertesi gün dinlerken bana bir gün önceki kadar heyecanlı, etkileyici geliyorsa çok fazla düşünmeden, tartmadan yani daha doğrusu hesap kitap yapmadan o parça albüme giriyor.
Çok iyi çığlık atan şarkıcılar var. Beni dinleyicilerin gözünde bir adım ileri koyan bir şey varsa o benim o çığlığı gerçekten duygusunu vererek atabilmemden kaynaklanıyordur. Teknik olarak çığlık atabilmek farklı, söylediğin kelimeyi gerçekten yüreğinle söylemekle farklı. Bazen bir fısıltı da çok şey anlatabilir, yüreğinizde fışkıran bir çığlık da... Kendi acımı ve sevincimi haykırdığım için belki insanların içine biraz daha işliyorum.
Bunlar hepimizin yaşadığı ya da yaşayacağı şeyler. Ölümleri kabullenmek elbette kolay değil, çok kısaca anlatılabilecek bir konu da değil. Ancak hayatın parçası. İnsan her gün bir şeyler öğreniyor ve hayatın öyle garip bir dengesi var ki siz isteseniz de, istemeseniz de devam ediyor. Ve daha çok güçleniyorsunuz. Kırılganlığa gelince; ben zaten kırılganlığın sonradan ortaya çıkan bir şey olduğuna inanmam, belki bazı faktörler sebebiyle artıyordur; ama bence herkes biraz kırılgandır, herkes biraz hassastır.
Bu ülkede yaşayıp onun şiirlerinden ve cümlelerinden etkilenmemek, ilham almamak mümkün mü?