Şebnem Ferah

Ben şuna inanırım: Çalışırsanız ve yetilerinizi aktif tutarsanız, ne yapmak istediğinizi de kafanızda hayal edebiliyorsanız hayat her anlamda kendiniz için de, etrafınız için de, tatmin edici olabilmek yolunda kolaylaşabiliyor.

Aslında hüzün hakikaten dünyanın neresinde, her insanda, daha az ya da daha çok diyebilir miyiz, her ırktan, her gelenekten, her dinden insanın hücrelerinde olan bir şey bu, tersini düşünemiyorum.

Şarkılar ortaya çıkmaya başladıktan, onları kaydedip sunmak istediğimden emin olduktan sonra stüdyoya girmeyi ve albüm çıkarmayı tercih ediyorum. Yani sırf albüm çıkarmak için şarkı yapmak ya da böyle bir zorunluluk hissetmek sevdiğim bir yöntem değil. Her şey kendi doğal akışında ilerlesin isterim.

Evimde kaydettiğim sistemde bir gün uyuyup ertesi gün dinlerken bana bir gün önceki kadar heyecanlı, etkileyici geliyorsa çok fazla düşünmeden, tartmadan yani daha doğrusu hesap kitap yapmadan o parça albüme giriyor.

Çok iyi çığlık atan şarkıcılar var. Beni dinleyicilerin gözünde bir adım ileri koyan bir şey varsa o benim o çığlığı gerçekten duygusunu vererek atabilmemden kaynaklanıyordur. Teknik olarak çığlık atabilmek farklı, söylediğin kelimeyi gerçekten yüreğinle söylemekle farklı. Bazen bir fısıltı da çok şey anlatabilir, yüreğinizde fışkıran bir çığlık da... Kendi acımı ve sevincimi haykırdığım için belki insanların içine biraz daha işliyorum.

Bunlar hepimizin yaşadığı ya da yaşayacağı şeyler. Ölümleri kabullenmek elbette kolay değil, çok kısaca anlatılabilecek bir konu da değil. Ancak hayatın parçası. İnsan her gün bir şeyler öğreniyor ve hayatın öyle garip bir dengesi var ki siz isteseniz de, istemeseniz de devam ediyor. Ve daha çok güçleniyorsunuz. Kırılganlığa gelince; ben zaten kırılganlığın sonradan ortaya çıkan bir şey olduğuna inanmam, belki bazı faktörler sebebiyle artıyordur; ama bence herkes biraz kırılgandır, herkes biraz hassastır.

Liste
Yükleniyor…