Her şeye kadir, her şeyi bilen bir ceberrutun, kendi kontrolleri altındaki bir makinede her şeyi ve herkesi basit birer dişli haline getiren bu dünya diktatörlerinden bir farkı yoktur. Böyle bir tanrıyı reddeden bir ateist fazlasıyla haklıdır.
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Karen Armstrong
Tanrı, kendi önyargılarımızdan kurtulmanın ve bizleri eksikliklerimiz üzerinde düşünmeye zorlamanın bir simgesi olarak görülmeyip bencil nefretimizi meşrulaştırma ve mutlaklaştırmanın bir aracı olarak kullanılmaktadır.
Dindar insanlar genellikle şefkatli olmaktansa haklı olmayı tercih ederler. Çoğu zaman egoizmlerinden vazgeçmek istemezler. Dinlerinin egosunu, kimliklerini onaylamasını istiyorlar.
Mit bize tümüyle insan olan bir kişi olmak istiyorsak ne yapmamız gerektiğini söyler. Her birimizin yaşamımızın bir döneminde kahraman olması gerekir.
İnsanların koşulları değiştikçe tanrılar geriye çekilmişti, mitoloji ve dinde önemsiz bir yerleri vardı artık, bazen hep birlikte ortadan yok olurlardı.
Kişiselleştirilmiş bir Tanrı, sınırlı ihtiyaçlarımızın, korkularımızın ve arzularımızın bir yansıması olan kendi imajımıza oyulmuş bir put olabilir.
Gövdelerimizin yavaş yavaş ama kaçınılmaz biçimde çürüyüşlerini izlerken, yok olma dehşetinden ve yitmekten korkarız sürekli.
Bir liberal için çok heyecan verici görünen modern dünya, bir köktendinci için Tanrısız, anlamsız, hatta şeytani görünür.
Şu yaşadığımız kuşkucu çağda insanların tapındıkları tanrılardan bir şeyler bekledikleri için dine bağlandıkları varsayılır.
Hayvanlar kendi doğalarına göre yaşamakta hiç güçlük çekmezler ama insanlar için tam anlamıyla insan olmak güçtür.
Yaşam bütünüyle çarpıktı. Şeyler anlamsız bir akış içinde gidip gelmekteydiler. Hiçbir şeyin sürekli bir önemi yoktu.
Orta Doğu’nun bir bölümünde laiklik öyle hızlı ve agresif bir biçimde kuruldu ki, öldürücü bir saldırı gibi algılandı.
Eğer sadece kendi çevrenizi seviyorsanız burada bir menfaat arayışı ve bir tür kendini yüceltme duygusu vardır.
Yahudi fundamentalizmi iki önemli olayı temel alır; ilki Nazi soykırımı, ikincisi ise 1973’teki Yom Kippur Savaşı.
Yahudi, Hıristiyan ya da Müslüman, fundamentalizmin tüm çeşitlerinin kökeninde yok edilme korkusu yatar.
Fundamentalistler laik ya da liberal toplumun kendilerini yok etmek istediğine inanır. Bu bir paranoya değil.
Fundamentalizm din ve siyaseti birbirinden ayıran modern laik topluma karşı bir başkaldırıdır.
Sessizliği severim; Girişken bir yalnızım ve yalnızlık olmadan, girişkenliğimi kaybediyorum.
Nerede bir Batılı laik devlet kurulsa, dindar bir karşı-kültürcü hareket ortaya çıkmıştır.
Yaşayanlar hakkında bilgi sahibi olmadan ölüler hakkında bilgi sahibi olabilir misin?