Sonuçta herkes dışlanan azınlık tarafında olmaktansa dışlayan çoğunluk tarafında olunca rahat ediyor. Karşı tarafta olmadığı için seviniyor. Hangi çağda, hangi toplumda olursa olsun temelde aynı. Çoğunluğun içinde olunca, eziyet haline gelen şeyleri düşünmeye gerek de kalmıyor.
- Henüz kategori yok.
-
Starbucks 2025 Tatil Sezonu: Red Cup Günü Coşkusu ve B…08.11.2025
-
İstanbul Havalimanı Gümrüğünde Gergin Anlar: Erkam Yıl…08.11.2025
-
İninal'in Faaliyet İzni Merkez Bankası Tarafından İpta…08.11.2025
-
Adana İş Dünyasından Acı Haber: Mehmet Hanifi Kalo Yaş…08.11.2025
-
ŞOK Market'ten Kasım Fırsatları: Ev İhtiyaçlarından El…08.11.2025
-
Meteoroloji'den Yeni Haftaya Yönelik Hava Durumu Uyarı…08.11.2025
-
Ali Şen'in Oğlu Adnan Şen Enfeksiyon Nedeniyle İkinci …08.11.2025
-
Thierry Henry'den Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Perf…08.11.2025
-
İzmir'de Planlı Elektrik Kesintileri: İlçeler Bazında …08.11.2025
-
Elon Musk'a Trilyon Dolarlık Ödeme Planı Tesla'yı İkiy…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Haruki Murakami
İnsan bir şeyleri ne kadar isterse istesin, o şeyler asla kendiliğinden çıkıp gelmez. İnsan bir şeylerden özel olarak uzak durmaya çalıştığında ise, o şeyler kendiliğinden insanın üzerine üzerine gelir.
Kim aşık olmuşsa, kendisinin eksik parçalarını arıyordur. Bu yüzden aşık, maşuğunu düşündükçe acı çeker. Bu tıpkı, uzun zamandır görmediğin birinin odasına girdiğinde bulduğun anılar gibidir.
Esas olan, sabır göstermek. Umudu yitirmeden, düğüm olmuş iplerin tek tek çözülmesi gerek. Karanlıkta kalınca, sabırla, gözlerin karanlığa alışmasını beklemek yeter.
Nihayetinde bu dünyada, yüksek ve sağlam çitler inşa edebilen insanlar ayakta kalır. Bunu reddetmeye kalkarsan, kendini çorak arazilere sürgün edilmiş bulursun.
Yazmayı sevmek, yazar olmayı hedefleyen biri için çok önemli bir meziyettir. Düzgün metin, ya doğuştan yetenek ya da ölesiye çaba gerektirir. Başka yolu yoktur.
Her şey bir ütopya. Eğer ellerine özgürlük gerçekten geçecek olsa, çoğu insan ne yapacağını şaşırır. İnsanlar aslında özgürlüklerinin kısıtlanmasından hoşlanırlar.
Bir sokağın köşesinde günlerce durup, gelip geçeni seyretmeli. Acele karar vermek gereken günler de gelebilir. Ama önce sabırla durmayı bilmek gerekir.
Temelde insanların birbirine karşı ilgisiz olduğu bir çağda yaşadığımız halde , başkaları hakkında muazzam miktarda bilgiyle çevrelenmiş durumdayız.
Mutluluğun tek bir türü vardır, ama mutsuzluk, bin bir şekilde ve büyüklükte gelebilir. Tolstoy'un dediği gibi: Mutluluk masal, mutsuzluk ise öyküdür.
Kuşkusuz sözcüklerin gücü vardır. Ancak bu güç doğru olmak zorundadır. En azından adil olmak zorundadır. Sözcükler kendi başlarına var olamazlar.
Göz kapamak, korkakların işidir. Gerçeklere göz yummak çok alçakçadır. Sen gözlerini kapatıp kulaklarını tıkasan bile zaman akmaya devam eder.
Ben yalnızca bir makineyim. Becerikli, sabırlı, hissiz bir makine. Bir taraftan gelecek zamanı emer, diğer taraftan geçmiş zamanı dışarı salarım.
Neden birini çok sevmek, aynı zamanda o insanı derinden yaralamakla aynı olsun ki? Yani eğer öyleyse, birini çok sevmenin ne anlamı var ki?
Gökyüzünü seviyorum. Gökyüzüne ne kadar bakarsam bakayım bıkmam, hem bakmak istemediğin zaman da bakmak zorunda değilsindir.
Yaşamak kesinlikle kolay bir şey değil, ama bu, tamamen kendi inisiyatifimle yaptığım bir şey . İşte o yüzden, ne şekilde olduğu önemli değil.
Bizler...kusurlu bir dünyada yaşayan kusurlu kişileriz. Somut biçimde değerlendirilebilecek ya da ölçülebilecek nesneler gibi yaşamıyoruz ki.
Gerçeğimiz ne olursa olsun, sevdiğin birini yitirmenin kederi, onulmaz bir şey. Gerçek, içtenlik, güç, tatlılık, hiçbir şey acıyı dindiremiyor...
Benim yüreğim var, o kızınsa yok. O yüzden ben onu ne kadar seversem seveyim, elime hiçbir şey geçmez. Öyle mi demek istiyorsun ?
İnsan kendisinin eksik bir parçasını bulmak umuduyla aşık olur. O yüzden de, aşık olduğu insanı düşünürken, az ya da çok hüzünlenir.
Çocukların yüreği yumuşak olur, istediğiniz şekli verebilirsiniz. Ancak o yürek bir kez belirli bir şekle girince, eski haline çok zor döner.
Ama unutmak için ne kadar çabalarsam çabalayım, yüreğimin ta derinliklerinde, kenar çizgileri belirsiz bir boşluk öylece duruyordu.
Kulaklıklarımı çıkardığımda sessizlik yeniden üzerime çullandı. Sessizlik kulaklarla duyulabilen bir şey. Bunu da yeni öğreniyordum.
Ancak , o ses bahçedeki atlama taşlarını ıslatan bahar yağmuru gibi , dinleyenin bilincini yumuşak dokunuşlarla yıkayıveriyordu.