Halit Hüseyni

İnsanin aklına ilk gelen sözcük "anlamsız" oluyor, ama İdris onu zihninden kışkışlıyor. İnsanlar habire bunu söyler. "Anlamsız bir şiddet eylemi. Anlamsız bir cinayet." Anlamlı bir cinayet islenebilirmiş gibi.

Evliliğin ardından, Meryem korkan bir kadının neleri sineye çekebileceğini çok iyi görüyordu. Ve kendisi korkuyordu. Erkeğin değişken mizacından, bir anda alevlenen öfkesinden, günlük, sıradan konuşmaları bile bir tartışmaya, bir er meydanına dönüştürme ısrarından ürkerek yaşıyordu; meseleyi bazen yumruklarla, tekme tokatlarla çözmeye kalkıp sonra da bulanık özürlerle geçiştirmesinden, bazen buna bile gerek görmemesinden korkuyordu.

Ona göre İsrail, aklı fikri petrolün kaymağını yemekte olduğu için kendisiyle ilgilenmeye vakit bulamayan Arapların ortasında bir "gerçek erkekler" adasıydı. Alaycı, abartılı Arap aksanıyla, "İsrail şunu yaptı, İsrail bunu yaptı." diye sızlanırdı. "Öyleyse bir şeyler yapın, kardeşim! Harekete geçin. Madem Arapsınız, o halde Filistinlilere yardım edin!"

Sadece bir tek suç vardır, tek bir suç. Ve o da çalmaktır. Bunun dışındaki her suç çalmanın değişik bir biçimidir. Bir insanı öldürdüğünde, onun yaşamını çalarsın. Karısını kocasından çalarsın, soygun aynı babanın çocuğudur. Bir yalan söylediğinde, bir kişiden gerçeği çalarsın. Kandırdığında ise dürüstlüğü çalarsın.

Liste
Yükleniyor…