Aziz abi niye Sivas’a gitti? Ömrünü yetim, kimsesiz çocuklara niye verdiyse o yüzden gitti. Aziz abi yakılmayı hak edecek ne yaptı bu ülkeye? Ölmeden bir saat önce bile, ömrünü verdiği kimsesiz çocukların nasıl daha rahat yaşayacaklarını ve gelecekte onlara daha iyi neler sunabileceğini düşündüğüne adım gibi eminim...
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Ercan Kesal
Yaptığım her iş birbirini besliyor, hiçbirinden vazgeçemiyorum. Önüme bir şey çıktığı zaman bu beni ilgilendirmiyor diyemiyorum. Hekimlik böyle kışkırtıcı bir meslek. Mesela poliklinikte oturuyorsun top oynayan bir çocuk gelip sana hikâyesini anlatıyor. Ben kulübün yerini soruyorum, bir uğrayayım diyorum. Bir bakıyorum kulüp başkanı olmuşum. Ne alakası var? Demek bazı şeyler için kışkırtılıyorum. Kışkırtılıyorsunuz ama her şeyi yapmak isteyen bir şey yapamaz gerçeği var. Keşke bir şeye odaklansam. Bazen söylüyorlar, “sen ampul gibi her yeri aydınlatıyorsun, bir yere odaklan” diye. Ama diğerleri beni gerçekten çok besliyor. Masa başına geçince bu mutlaka senaryoya da yansıyor.
Senaryo benim için oyunculuktan öte bir şey. Yaşadıklarımı hızla yazmam gerektiğini düşünüyorum. Öyle bir telaştayım. Bir yerden sonra insan hafızası zayıflıyor. Bugünü değil geçmişi kâğıda döküyorum. Bugün çok rutin geliyor. Çocukluğum, gençliğim, ilk gençlik yıllarım çok daha canlı nedense. İnsan 40’ına kadar yaşamalı, sonra yazmalı. Biraz böyle oluyor.
Onun da galiba böyle bir derdi yok. Yaptığımız işin niteliği baştan seyirciyi sınırlıyor. Yarısı karanlıkta yarısı morgda geçen bir film üzerine kafa yoruyorsanız, sınır bellidir. Buna baştan razı olarak işe girdik. Seyirci zorlansın, kendi bulsun istiyoruz. Seyircinin beğenisine esir olma tuzağına hiç düşmedik. Cannes film festivalinde de gündeme geldi. Karanlıkta geçiyor, kadın yok. Ama her ne olursa olsun kendi sanat anlayışından taviz vermemek gerek.