Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti kuramsal olarak beklenen komünist yönetimi hiçbir zaman hayata geçiremeden çöktü. Emekçilerin umudu bir başka bahara kaldı…
- Henüz kategori yok.
-
Daniel Day-Lewis'in "Anemone" Filmiyle Muhteşem Geri D…08.11.2025
-
Milan, Parma Deplasmanında Kritik Virajda: Allegri'den…08.11.2025
-
Bergen County Yargıcı, İç Zarfı Olmayan Oy Pusulaların…08.11.2025
-
Gönül Dağı Dizisinin Sevilen Oyuncu Kadrosu ve Yeni Ge…08.11.2025
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Ali Demirsoy
Özgün fikrin üretilemediği ortamlarda biat kültürü gelişiyor. Çünkü fikir üretemeyen bir toplum, çarpık da olsa fikir üreten birilerinin ağzına bakmaya başlıyor ve biat kültürü yerleşiyor. Ağaya, şeyhe, tarikat liderine, sözüm ona demokrasiye geçilmiş ise parti başkanına, o günkü lidere, kadınsa evdeki kocaya biat kaçınılmaz olur.
Bütün inançlara eşitiz derken, 136.000 Sünni imamın maaşını, 90.000 caminin giderlerini bu öğretiden hizmet almayanların vergilerinden ödemeniz hangi demokrasi anlayışına sığar.
Korkan insan özgür olamaz. Özgür olmayan adil olamaz. Adil olmayan insan olamaz; hukukçu hiç olamaz.
Benim görüşüme göre hiç kimsenin ders aldığı yok. Yönetim fırsat bu fırsat diyerek dini siyasete ve en önemli kurumlara sokmayı iyice yaygınlaştırıyor ve perçinliyor. Başörtüsü devletin en önemli yerlerinde resmi giysi haline getiriliyor. En kötüsü de daha beterleri için zemin hazırlanıyor…
Yaklaşık %80 Ateist olan Japonya, yaklaşık %65-80’ni Ateist olan Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka hatta Hollanda bilimde neden bu kadar yeni buluşa imza atmış; sanatta ve edebiyatta önemli yerlere gelmiş; hırsızı, soyguncusu, yalancısı, dolandırıcısı, teröristi en az olan ülkeler olmuş da, aklını dinle bozmuş İslam ülkelerinin tümü; Hindistan, Güney Amerika ülkeleri ahlaksızlıkların ve anarşinin yuvası olmuş?
Bir devrin kandırıldığını söyleyen dönek, yalaka, din simsarı, çıkarcı insanlarıyla bunu yürütemezsiniz. Doğruyu yazan basına kulak verin. İnsanı doğru yola sokan akıllıca yapılmış uyarı ve eleştirilerdir. Bu ülkede kandırılan bir kesim varsa o da “kandırıldığının farkına varamayan” halkın kendisidir.
Türkiye Cumhuriyeti ne zamandan beri kandırılıyor, kimler tarafından kandırılıyor? Önce bunu bilmeliyiz. Çünkü ne yazık ki halkımız okumuyor, geçmişe ilişkin bilgisi hemen hemen hiç yok; öğrendiklerini de hemen unutuyor.
Esas tehlike yakın zamanlara kadar akıl yolunu kapatılması tutucu önderlerin bir kısmının etkisiyle oluyordu.
Kara cehalet ahtapot gibidir. Kolunun birini koparmaya kalkarsanız, öbürleri sizin boynunuza dolanır. Onu yok etmenin tek yolu, iki gözün arasındaki sinir düğümüne (gangliyona) mızrağı saptamadır. Cehaletin pençesinde kıvranan çok sayıda ülke, ne yazık ki, ahtapotun kolları ile cebelleşmektedir; kimse gangliyona değmeye cesaret edememektedir.
Rezilliklerin, vahşiliklerin, aptallıkların, bilimdışılıkların nereden geldiğini, niçin oluştuğunu araştırma için fazla bir zamanınızın kalmadığını görmelisiniz. Dinin bu ülkelerde “sadece” bir ticaret ve siyaset aracına dönüştürüldüğünü görmelisiniz. Bu nedenle bu ülkelerde en çok akıl tutulması görülmektedir. Gün geçmiyor ki bu ülkelerde insanı insanlığından utandıran bir olay meydana gelmesin. Bütün bunları basit açıklamalarla geçiştirmeye kalkışanlar, kuşkunuz olmasın uygarlık düşmanlarıdır.
En dindar geçinenlerin en çok hırsızlık yaptığını, rüşvet aldığını, ülkesini soyup soğana çevirenler olduğunu artık görmemezlikten gelemezsiniz.
İnsanın en değerli varlığının aklı olduğunu; aklını kullanamayanların, akıl yürütemeyenlerin, merak etmeyenlerin ya da kuşku duymayanların bu değerden yoksun olduğunu bilmelisiniz.
Başka bir insandan yardım almaya kalkıştığınızda bir din tüccarının ya da simsarının kucağına düşeceğinizi artık öğrenmelisiniz.
Son yıllarda ortaya çıkan, insanlık tarihinin en kanlı cinayetlerini işleyen onlarca dini terör örgütünü, bunların Müslümanlıkla ilgisi yok diyerek üzerini örtemezsiniz.
Televizyonda her gün yüksek paralar karşılığı din tüccarlığı yapanların (hem de üniversite hocası olarak), yüksek kar getirme duası, zihin açma duası, sınıf geçme duası, muhabbeti artırma duası öğretmeye kalkışanların sizi geleceğinizi karartanlar olduğunu öğrenmelisiniz.
Din adamı kisvesi altında toplumu biçimlendiren bu kesim kendilerine büyük çıkarlar sağlasalar da, çocuklarının da içinde yaşayacağı toplumu, onların akıl yürütme yolunu tıkamayla, felakete sürüklemektedirler. Böyle bir toplum hırsızlığı da, arsızlığı da, rüşveti de, yağmayı da, yalan dolanı da “sözde karşı olduğunu söylese de” hoş görür; bunu yapanlara biat eder; fırsat bulunca da kendisi de aynı şeyleri yapar.
Çocukluktan başlayan bir biçimlendirmeyi kolay kolay çeviremeyiz; kural olarak da silemeyiz.
Dinci takım, yaratıcı olarak Tanrıya kadar gidildiğinde, en azından kendileri açılarından sorunun çözüldüğüne inanıyor; çünkü bu aşamadan sonra mantık ve akıl yürütmenin gerekli olmaması bu kesimi rahatlatıyor.
Çok zaman kalmadı. Bu coğrafya ya bu dünyanın uygar bir üyesi olacak ya da dini bağnazlığın bataklığında boğulup yok olacaktır.
Bir ankette Avrupa’nın %57’si Müslümanlığı düşman olarak görüyormuş; %40’ Müslümanları Avrupa’da istemiyormuş; daha az bir grup ise şu andaki Müslümanların Avrupa’dan tümüyle çıkarılmasını istiyormuş.
İslami terör her yerde kol geziyor; eylem sırasında tekbir getirme, kelime-i şahadet getirme, yapılanların İslam ve Muhammed adına yapıldığını söyleme ortak bir davranış ve söylem şekli oldu.