Yırtıcılar, kurban hayvanları yakalamak için mükemmelce ‘tasarlanmış’ gibi görünürken, kurban hayvanları da kaçabilmek için en az onlar kadar mükemmelce ‘tasarlanmış’ gibi görünür. Peki, Tanrı kimin tarafındadır?
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Tanrı’nın amaçlarına ulaşmak için gerçekten bunca acıya ve ıstıraba ihtiyacı var mıdır?
Şu dünyayı Tanrı yarattıysa, onun yerinde olmak istemem doğrusu. Çünkü, dünyanın sefaleti yüreğimi parçalar. Yaratıcı bir ruh düşünülürse, yarattığı şeyi göstererek ona şöyle bağırmak hakkımızdır: "Bunca mutsuzluğu ve bu üzüntüyü ortaya çıkarmak uğruna, hiçliğin sessizliğini ve kıpırdamazlığını bozmaya nasıl kalkıştın?"
Bir felaketin ardından hayatta kalanlar için, şefkatli bir tanrı tarafından affedildiklerine, aynı tanrının beşiklerde bebekleri boğduğunu bile bile inanmanın ahlaki açıdan ne denli sorgulanabilir olduğunun yalnızca ateistler farkındadır.
Her şeyi bilen ve her şeye kadir olan bir tanrı ve amacının yaratıkları tarafından anlaşılmamasına çalışan bir tanrı... İyiliklerin tanrısı olabilir mi? Sanki insanlığın selameti için sakıncası yokmuş gibi, sayısız şüpheyi ve tereddüdü binlerce yıl boyunca yaşatıp sürdüren tanrı, buna karşın gerçekte yanılmanın korkunç sonuçlarını belirsiz bir şekilde vaat etmiyor mu? O, insanlığın nasıl da hakikat uğruna acı çektiğini, hakikate sahip olsa da iyice görebilseydi, gaddar bir tanrı olmaz mıydı? — Ama belki yine de bir iyilikler tanrısıdır... ve sadece kendini daha açık ifade edemiyor!
Bir adaletsizliğe maruz kalan bir kişi olduğu sürece; bir kişi gereksiz bir üzüntüye katlanmak zorunda kaldığı sürece; bir kişi haksız bir acıya maruz kaldığı sürece, bir tanrıya ibadet moral bozucu bir aşağılamadır.
Evrende bir hata olduğu sürece; bir yanlışın var olmasına izin verildiği sürece; insanlık arasında nefret ve düşmanlık olduğu sürece, bir Tanrı'nın varlığı ahlaki bir imkansızlıktır.
Çocuklarını ancak mutsuz etmek için dünyaya getiren bir kimseye, sevecen, cömert ve adil bir baba denilebilir mi?
Pozitif bilimler gelişmeden önce dünyada olup biten iyi şeyler Tanrı’dan bir ödül, felaketler ise bir ceza olarak yorumlanırdı. Artık her şeyin sebebini biliyoruz. Evrim teorisi de neden mükemmel yaratıklar olmadığımızı açıklıyor. Eksik kalmış ya da doğası gereği kötü olan şeylerin hesabını Tanrı’dan sormamıza gerek yok, evrim teorisi kafalarımızda eksik halkayı tamamlıyor.
Bu konuyla ilgili teolojik görüşlere gelirsek... Bu hep bana acı verici gelmiştir. Beni şaşkına çeviriyor. Aslında ateist bir dilde yazmaya hiç niyetim yok. Ancak dört bir yanımızın dizayn ve mutlak iyiliğe dair kanıtlarla çevrili olduğuna dair izleri diğerlerinin görebildiği gibi doğrudan göremiyorum, keşke görebilseydim. Dünya'da çok fazla gizem var gibi. Mutlak iyi olan ve her şeye gücü yeten bir Tanrı'nın, canlı tırtılların vücudundan beslenen Ichneumonidae yaban arılarını ya da fareyle oynayan bir kediyi yarattığına kendimi ikna edemiyorum. Buna inanmayan biri olarak, gözün de açık bir şekilde tasarlanmasına gerek olduğunu düşünmüyorum. Öte yandan bu harika evrenin ve özellikle de insan doğasının saf kaba kuvvetin bir sonucu olduğuna inanmak zorunda olduğumuzu da düşünmüyorum. Her şeyin tasarlanmış yasaların etkisi altında olduğunu; detayların ise iyi veya kötü, şans diyebileceğimiz bir sürecin sonucu olduğunu düşünmeye eğilimliyim. Bu nosyon beni tamamen tatmin ediyor değil. Tüm bu konunun insan zekası için çok derin olduğunu hissediyorum. Bir köpek de Newton'un zekası hakkında spekülasyonda bulunabilir. Bırakın herkes istediğini umsun ve istediğine inansın.
Biyolojik sistemlerin aslında çok akılsızca tasarlandığını vurgulamak istiyorum ve soruyorum: Nasıl bir tasarım olsaydı normal veya akılsız tasarım olacaktı? İnsan çok akıllı bir tasarımın ürünü değil. Bugün genetik olarak ismi konmuş 9.000 çeşit hastalık var. Bir fabrika düşünün ki 9.000 çeşit hatayla üretim yapıyor. Bunun yanı sıra prostat, apandisit, yirmilik diş gibi bazı yanlış oturtmalar var. Sonra erkekler neden sünnetli doğmuyor? 2.000 yıldan beri en az on milyon çocuğun enfeksiyon yüzünden öldüğünü söyleyebiliriz. Tanrısal bir tasarım, sünnetli dünyaya getirerek bu kadar suçsuz insanın ölmesini önleyebilirdi. Başka bir örnek de kaslarımız. Boyları kemiklerimizin boyuna uygun olmadığı için vücudumuzda ağrılar oluyor. Her şeyi bir yana bırakın doktorluk diye bir meslek var. Doktorluk hasarlı tasarımı ortadan kaldırma mesleğidir.
Tanrı fikrini reddetmeye götüren en önemli olgu, evrende ahlakî anlamda kötünün ve acının varlığı olmuştur.
Milyonlarca yıldan beri insanı koruyacak, onun yanı başında olacak; sıkıntıya, bunalıma uğrayınca ona yardım edecek bir “Tanrı” hiçbir yerde yoktur! Olsaydı, şimdiye dek çoktan gelirdi bu Tanrı!.. Milyonlar, milyonlarca yıl varolmayan; şimdi de varolamaz!
Zengin bir adamın toprakları bol ürün verdi. Adam kendi kendine, ‘Ne yapacağım? Ürünlerimi koyacak yerim yok’ diye düşündü. Sonra, ‘Şöyle yapacağım’ dedi. ‘Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve mallarımı oraya yığacağım. Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.’ Ama Tanrı ona, ‘Ey akılsız!’ dedi. ‘Bu gece canın senden istenecek. Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’ Kendisi için servet biriktiren, ama Tanrı katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.
Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar. Onları hiç kimse elimden kapamaz. Onları bana veren Babam her şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez. Ben ve Baba biriz.
Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Tanrı’ya, hem de paraya kulluk edemezsiniz.