Yetenekli azınlıkların ülkeyi yönetmeleri, demokrasinin kusuru değil, güvencesidir.
- Henüz kategori yok.
-
Fransa Ligue 1'de Marsilya - Brest Maçı: Kritik Randev…08.11.2025
-
Mevsimlik Lezzetlerle Sonbahar Sofralarına Özel Risott…08.11.2025
-
Galatasaray'ın Şampiyonlar Ligi Hedefi ve Mali Zaferle…08.11.2025
-
Sevilla'dan Tarihi Zafer: 14 Yıllık Hasret Guadalquivi…08.11.2025
-
Suudi Arabistan Pro Lig: Al Fayha - Al Akhdoud Karşıla…08.11.2025
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Çoğunluğun azınlık tarafından yönetimi tiranlıktır; azınlığın çoğunluk tarafından yönetimi de tiranlıktır. Her iki durumda da? senin istediğin gibi değil, bizim istediğimiz gibi yapacaksın' kuralı geçerlidir.
Şahsi düşüncelere, kaprislere kapılarak beceriksiz, kabiliyetsiz adamları iş başına getirmeyiniz. Bütün şirketler kabiliyetli insanların omuzlarında yükselmektedir. Bugün çalıştığımız Ford, Siemens, General Electric gibi müesseseler en büyük misaldir.
Biz Atina’lılar, politika ile ilgili kararları uygun tartışmalardan sonra alırız; en kötü olan şey, sonuçları tartışılmadan bir politikanın uygulanmasıdır.
Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir? O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin.
Türkiye'de temel problem şu: Bilgili olanların yetkisi yok. Yetkili olanların da bilgisi yok.
Türkiye’yi yöneten bürokrasidir, bürokrasi ise en cahil, en korkak ve en yeteneksizin egemen olduğu sistemin adıdır. Korkudan ve beceriksizlikten dolayı her türlü insani duyguyu kaybetmiş olan ve sadece küçük çıkarlarıyla hareket eden insanlardan oluşan bir ağdır. Türkiye’yi yöneten bunlardır. Türkiye’yi yöneten dehşetli cahil, korkak, yaşamdan hiçbir beklentisi olmayan, sizden benden daha fazla korkan; bir takım çapsız ve cahil 3 milyon kişilik ordunun kontrolündedir. Bununla başa çıkmak kolay değildir. Bürokrasiyle mücadeleyi kazanmanın imkanını göremiyorum.
Demokrasi, uğrunda ölmeye değer, çünkü o, insanoğlunun şimdiye kadar icat ettiği en derinden onurlu yönetim biçimidir.
Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarındaki çobanı ele geçirince, ülkeyi biz yönetiriz. Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız.
Tüm demokrasiler için en zor şeylerden biri konular arasında bir denge yakalamaktır.
Bütün insanların kabiliyetlerine göre bir işi olmalı, bunun aksine hareket edilmesine padişah izin vermemeli.
Eğer bu mevkiye (Emniyet Genel Müdürlüğü) aradığım adam yetenekliyse, onu çok kısa sürede elde eder.
Demokrasi, halkın kendi kendisini yönettiği sistemin adı. Ama her sistem gibi bir iç sistem olmazsa kabuktan öteye geçemez. Önce insanların tabiatlarında demokratlık olmalı. Sonra da toplum içinde “demokratik kültür” yaygınlaştırılmalı. Karşı düşünceye, ayrı inanca tahammülsüzlüğün yaygın olduğu bir toplum da demokratlık ne kadar gelişebilir?
Demokrasinin kötülüklerinden birisi sevsen de sevmesen de seçtiğin insana katlanmak zorunda olmaktır.
Çağdaş diktatörlükler, biraz demokratik bir görünüş kazanmak amacıyla, yetkisiz bir kukla meclis bulundururlarsa da ülkeyi meclissiz yönetirler.
Çoğunluğun, azınlıkları yönetme hakkına sahip olduğunu söylemek, azınlıkların, lütfen izin vermeleri dışında hiçbir hakları olmadığını ve olmaması gerektiğini söylemekle eşdeğerdir.