Yaralı bir insana ne hissediyorsun diye sormam, yaralı bir insan olurum.
- Henüz kategori yok.
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
-
Marsilya'nın Gözü İsmail Yüksek'te: Fenerbahçe Satışa …08.11.2025
-
Atletico Madrid, Metropolitano'da Levante'yi Ağırlıyor…08.11.2025
-
Sunderland - Arsenal Karşılaşması Öncesi Kapsamlı Bakı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Biz insanız, bize insanlığın acılarına gülmek yakışmaz, insanlığın acılarına üzülmek yakışır.
Kişi kendi mutluluğuna katlanabilmek için, bir başkasının acısını taşıyabilmeli.
Birileri sancılar içinde iken, hiçbir kimsenin ilgilenmemesine dayanamam. Bu ilkem, yalnızca azınlık insanı için değil bütün insanlar için geçerlidir.
Anlamalıyız ki, üçüncü dünya ülkelerindeki insanlar da tıpkı bizim gibi düşünür, endişelenir, güler ve ağlar.
Her zaman düşünceli olun. Çünkü karşılaştığınız herkes, inanın, en az sizin kadar zorlu bir mücadele veriyor. Her insan kendi içinde savaş veriyor ve bir çözüm bekliyor.
Savaşın kötülüğüne inanmak için daha vahşi, daha acılı fotoğraflar mı görmeliyiz örneğin? Böyle mi ikna olacağız? Daha güzel bakan babasız Ezidî çocuklar, daha çok ağlayan anneler mı görmeliyiz? Böyle hikâyeler mi dinlemeliyiz? Böyle anlarda kötü bir gazeteci oluyor, mesela rahat fotoğraf çekemiyor, ne diyeceğimi bilemiyorum. Ama Sontag’ın şu yorumunu da hatırlıyorum şimdi yazarken parça parça. Acı fotoğrafları enflasyonundan yaratılan o zehirli merak duygusuna, moderniteye bu anlamda yönelmiş klişeleşmiş eleştirilere rağmen asıl dert tüm bunlara rağmen insanlığı yitirmemek, sığlığa teslim olmamak, anlamak ve anlatabilmek.
Yoğun ve anlayışlı bir biçimde hayal edebilmeli insan, yüce bir insan olabilmek için; Kendini karşısındakinin yerine koyabilmeli ve birçok insanla empati kurabilmeli; insanların acıları ve zevkleri onun kendi acısı ve zevki olabilmeli.
Tek yapılması gereken, bize acı verirken diğerlerine yarar getiren kendi içimizdeki bu sinsi duyarlılığı köreltmekti. Ama iyilik dolu bir kalbi katılaştırmak güçtü...
İnsan acı çeken birine sormaz: Ülken ve dinin nedir? Sadece şöyle denir: Acı çekiyorsun, bu benim için yeterli...
Kısacası, hepimiz birbirimizin eylemleri ve hayatları ile çok yakın bir şekilde müttefikiz ki, herkes arasında karşılıklı bir takdir ve ortak bir anlayış olmalıdır.