Tarih alanında düşülen yanlış ve yanılgının ince bir nedeni var: Çağlar değişir ve günler geçip giderken, toplumların, kuşakların durumlarının da sürekli olarak değiştiğinin gözden kaçırılması. (...) Evrenin ve toplumların durumları, ilişkileri, gidişleri tek bir süreç ("vetîre") üzerinde sürmez ve değişmeyen bir çizgide kalmaz. Günler, zamanlar geçer, oluşan değişmeler ve durumdan duruma geçişler bütünüdür her şey. Bu değişmeler ve geçişler, kişilerde, sürelerde, kent ve kasabalarda olduğu gibi, tüm evrende, ülkelerde, kıtalarda, zamanlarda ve devletlerde de olur.

Benzer Sözler

Zamanlar artık eski zamanlar değil, iki sene içinde pek çok adetler değişti. Kışın konaklarda, yazın yalılarda oturan aileler gittikçe azalmaktadır. Hele, Mısırlıların üşüşmelerinden sonra Boğaziçi'nde yalısı, köşkü olup da kiraya vermekten sakınanlara ya çok zengin, ya çok hesapsız gözüyle bakılıyor.

Büyük put, küçük putları kırdı. Putları kıran adsız çekiç de kaçtı, kırklara karıştı. Büyük put ayağa kalktı, kendi parçalarıyla barıştı. Yağmurdan sonra, ayışığında, gidin toprağa bakın. Toprakta her açlığın ayak izi var; kitaplardan dökülen kelamların izi de var. Kaçan kaçana. Şifalı otlar, elvan şekerler satan aktarcı Garo Papazyan kaçtı. Devri vesveseden beri İkdam gazetesini okuyan Pelemetci Vahan kaçtı. Ayrıştırdı, birleştirdi, en derin yerine yerleşti, ordan baktı, kararını kabiliyetini kaybetti, sonunda Semerci Sarkis de kaçtı. Ben cesur çıktım, kaçmadım, aklım kaçtı. Hayat kaçmadı, cesur çıktı, ama manası kaçtı.

Eskiden yüzyıllarla ifâde edilen değişim aralıkları, artık on yıllara düştü. Eskiden 18. yüzyıl tarımından, 19. yüzyıl edebiyatından, 15. yüzyıl savaş yöntemlerinden bahsederken; şimdi diyoruz ki 1980-1990’lar… Eskiden dede ile torun arasındaki kuşak çatışması, artık iki kardeş arasına kadar düştü. Farkında olmamız gereken husus budur.

Köylüler iki türlüdür; pazara yakın olanlar, çabuk pazarın dilini ve ahlakını kabullenirler, biliyoruz. Dağ köyleri var, bunlar ise değişmezin gardiyanlarıdır; bizde Türkmenler ve Kürtler’de dağ Kürtlerini gösterebiliriz. Aydınlar iki türlüdür; köksüzler ve bunlar dışarıdaki her rüzgârı içlerine alır ve Konya dervişleri örneği dönerler. Bir de dönmez aydınlar var; bunlar dağ Türkmenleri’nin gelenekte yaptığını, akıl planında üstleniyorlar ve yabancı rüzgârlardan nefret ediyorlar. Şimdi son mevzi bunlardır.

Liste
Yükleniyor…