Şu Afrika'nın güney doğusundaki sıcak mağaralar olmasaydı biz olmayabilirdik, şu Avrupa'nın batısında, Amerika'nın ortasında benzer başka mağaralar olmadığı için hiç olmayanlar, olmadığı bile akılda kalmayanlar olduğu gibi.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Bir evrim süreci olarak anlamını gençlere anlaşılır kılmak için tarihin yeni bir tarzda öğretilebileceğine ve öğretilmesi gerektiğine inanıyorum.
Yaşamın tarihi salt ilerlemeci değildir; kesinlikle tahmin edilemezdir. Yeryüzünün canlıları bir dizi rastlantı ve şans eseri olan değişimler yoluyla evrimleşmiştir.
Tuna deyince insanın aklına neler gelmiyor… Plevne geliyor, Silistre geliyor, Dobruca geliyor, Karaorman geliyor, Deliorman geliyor ve gerçekten bir tarih yaşıyor Balkanlar’da. İmparatorluğu yaşıyor. Belki Türkiye'de başka türlü yaşıyor ama Balkanlar’a gittiğimiz zaman insanın tüyleri ürperiyor ve o eski günleri, o mehter takımını, o atın geçişini, o kemer köprüleri gördükçe, gerçekten imparatorluk ayakta duruyor, diyesi geliyor insanın.
Anadolu’nun tarihini biraz bilenler, burada derin, sürekli bir dindarlığın barınamayacağını kestirebilirler. Anadolu halkı ırkçı olmadığı gibi koyu müslüman da değildir. Bu softalıklara ne tarihi elverişlidir, ne coğrafyası.
Bu isimler ki mezbur cezayir'de ve kenarlarında kim vardır, kolonbo komuştur ki anınla malûm oluna.... bu kenarlar ve cezirelerde kim vardır, kolonbonun hartisinden yazılmıştır.
Bizi bölen ne olursa olsun, Avrupa bizim ortak evimizdir; Ortak bir kader bizi yüzyıllar boyunca birbirimize bağladı ve bugün de bağlamaya devam ediyor.
Osmanlılar zamanında Halep, Şam, Bağdat, Basra, Beyrut, Kudüs, Cidde, Mekke, Medine, Sana, Hudeyde, Trablus şehirlerine pasaportsuz gidiliyordu. Meşrutiyet zamanında da Osmanlı Parlamentosunda bu bölgelerin milletvekilleri vardı.
Farklı kıtalardaki halkların uzun dönemli tarihleri arasındaki farklar, söz konusu halkların insanları arasında doğuştan gelen farklardan kaynaklanmaz, yaşadıkları çevrelerin koşulları arasındaki farklardan kaynaklanır.
Coğrafi etmenler Çin’in erken bir tarihte kültürel ve siyasi birliğini kurmasına katkıda bulunmuştur, oysa aynı yüzölçümüne sahip, bu tür birleştirici ırmaklardan yoksun Batı Avrupa kültürel ve siyasal birleşmeye bugüne kadar direnmiştir.
Avrasya'nın başlangıçtaki hayli önemli üstünlüğü böylece 1492'de çok öne geçmesini sağladı- insan zekasının değil Avrasya'nın belli coğrafi özellikleri sağladı bunu.
Dinler insan evriminde çok erken ortaya çıktı - insanların kelimenin tam anlamıyla kullandığı semboller kurdular ve bir totem direği çizgisi kadar ölüler.
20. asrın başında coğrafyamız üzerinde dönemin egemen güçlerinin çizdiği politik sınırlar sadece “politik” sınırlardır.
Bugün Türk denince Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan ve ana dili Türkçe olup da bizim sınırlarımızın dışında yaşayan milyonlarca insan vardır. Demek ki Türklerin bugünkü Türkiye’ye gelmeden önce de bir tarihleri vardır. Bu tarih boyunca çok çeşitli ülkelere yayılmışlar, oralarda devletler kurmuşlardı.
İki kıta birbirinden ne kadar uzun süre önce ayrıldıysa, biyotaları birbirlerinden o kadar farklı hale gelmiştir.
Belki de eğer "bir maymundan geldiğimiz" gerçeğini kabul etseydik, tarih boyunca birçok yıkıma sebep olan o yıkıcı primat dürtülerini daha kolay bastırabilirdik.
İnsanlık bir merdiven basamaklarından çıkar gibi yükselmez. Zıplamalar, hep aynı istikamete yönelmiş değildir. Zar atar insanlık, kâh kazanır, kâh kaybeder.
Buzul çağına kadar vejetaryen bir şekilde beslenen insanoğlu, tartışmasız otoburlara daha yakındır. Son buzul çağında, yaşamlarını sürdürmek için, asıl besinleri olan sebze, meyve ve kuruyemişleri bulamadıklarından dolayı, et yemek zorunda kalan insanoğlu, etle beslenmeye buzul çağı bittikten sonra da hatalı bir alışkanlık olarak devam etmiştir. Buna rağmen tarih boyunca vejetaryen beslenmenin insanoğlu için daha yararlı olduğunu gören birçok topluluk, vejetaryen beslenmeye geri dönmüştür. İnsan için et yemek doğal değildir.
Dünya siyasetinin ya nesnesi olacağız ya da öznesi... Ama bizim mahallemizde oynanan bu iktidar oyununun dışında kalmamız biz istesek de söz konusu olamaz. Öyleyse tarihi ve coğrafi bir mecburiyetle karşı karşıyayız.