Rasim Ozan’ın küfürlerini ben yiyorum. Epeydir başıma gelen bir durum bu. Rasim Ozan ne zaman program yapsa bana böyle mesajlar geliyor. Hem siyasi, hem de spor konusunda yorumculuk yapıyor. İnsanlar da karıştırıyor ve sürekli Rasim Öztekin küfür yiyor.
- Henüz kategori yok.
-
Arnold Schwarzenegger'dan The Running Man Remake'ine T…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Rafa Silva'nın Geleceği Belirsiz: Saha İçi…08.11.2025
-
Cengiz Ünder'den 8 Milyon Liralık Göz Kamaştıran Evlil…08.11.2025
-
Uzun Süreli Melatonin Kullanımının Kalp Sağlığına Olas…08.11.2025
-
Körfez'in Nefes Kesen Derbisi: Al-İttihad ve Al-Ahli K…08.11.2025
-
Yeşil Vatan Seferberliğiyle Geleceğe Nefes: Sinop ve S…08.11.2025
-
Arteta'dan Sunderland Maçı Öncesi Arsenal Değerlendirm…08.11.2025
-
Beşiktaş'ta Yeni Futbol Komitesi Göreve Başladı: Tammy…08.11.2025
-
Bundesliga'da Büyük Çalkantı: Bayern Serisi Bitti, HSV…08.11.2025
-
Juventus-Torino Derbisi: Serie A'da Zirve Mücadelesi v…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Röportaj yapmayı sevmem. Tam olarak söylediğinden daima yanlış alıntılanma veya daha da kötüsünün olması olasılığı vardır.
Herhalde televizyon İsa'dan daha popüler deseydim hiçbir şey olmazdı. Ağzımı açtığım için özür dilerim. Ben Tanrı karşıtı, İsa karşıtı ya da din karşıtı değilim. Bunu kastetmiyordum. Bunu bir gerçek olarak söylüyordum ve buradan daha çok İngiltere için daha uygun bu. Bizim daha iyi ya da daha büyük olduğumuzu söylemiyorum. İsa'yla bir insan olarak bizi ya da Tanrı'yla bir şey ya da her neyse o olarak karşılaştırdığımı söylemiyorum. Ne dediysem onu dedim ve yanlıştı. Ya da yanlış anlaşıldı ve şimdi de bütün bunlara yol açtı.
Bence dünyanın %90'ı gazetelerin ve medyanın son zamanlarda benimle ilgili fazla ileri gittiğine hemfikirdir.
Huşu içinde fark ettim ki Sayın Erdoğan'ı zaman zaman kendimden bile çok görüyorum! Abartma değil. Günde yirmi defa aynaya bakmıyorum mesela.
Geçen pazar çıkan ‘Son Telgraf’ın benden aldığı seyahatime ait bazı beyanatım arasında memleketin müthiş nüfus boşluğu hakkında Türkleştirmek şartıyla kaydını açık bir şekilde ve katiyen koyduktan sonra “Almanya ve İtalya gibi her sene bir milyona yakın miktarlarda artan memleketlerin göçmen akınını, istediğimiz takdirde Anadolu’nun boş olan ve hazineler vermek için güç, kuvvet ve ilim ve sanat bekleyen toprakları üzerine açabiliriz” anlamına gelen bir açıklama ortaya koymuştum. Aynen bu şekilde olan ifadem, hiç mana ve mahiyeti olmadığı halde “Reis-i Cumhur tarafından kabul edilen Doktor Abdullah Cevdet Bey’in damızlık insan celbi hakkında fikri” gibi garip bir başlık altına alınmıştır. Hiç iyi niyete delalet etmeyen bu muameleye hayret ederken, Tevhid-i Efkar’ın hakikati ve değiştirmesine, büyük bir şevk ve hararetle giriştiği ve halkın asabiyetine hakkıyla dokunacak neşriyatına şahit oldum.
Hürriyet gazetesi, İsrael'in kuruluşuyla senkronizedir. İsrael'in kuruluşunu desteklemek için var.
Tekelli düzen, insanın yazgısının, kendi elinde olmadığını yaymaya dayanıyor. Medya ve basının tekelleşmesi ve tekelli düzenle bütünleşmesi sonucunda, medya ve basını, eski zamanların katedral ve kiliseleri, medya patronlarını kardinaller ve sütun yazarlarını vaaz papazları, diğer gazetecileri din hizmetlileri ya da hademe-i hayrat saymanın buradaki çözümlemeye yardımcı olacağını düşünüyorum, 'insanı' edilgen hale getirmek hem daha kolaylaşıyor ve hem de büyük bir yoğunlukla uygulanabiliyor.'İnsan' edilgendir. Edilgen 'insan' sürüdür. Sürülerde ise aşk yoktur.
'Biz' solda insan ve 'aydın' yetiştiriyoruz; sol, bir anlamda, en etkin aydın okuludur. Bir: Genel kültür veriyoruz. İki: İnsanları ikna etmeyi öğretiyoruz. Üç: Yazı yazmayı ve etkin söz söylemeyi öğretiyoruz. Bunlar bir reklamcıda ya da media-man'de bulunması gerekli en az koşullardır. 'Bizim' böylece donattığımız sol aydın, düzenle hesaplaşmayı bırakarak düzenin adamı olunca, reklam sektörü, yetişmiş insan bulmakta güçlük çekmiyor.
Herkes yaptığı işe benzer. Bugün büyük basında çalışıp da öküz olmamak mümkün değildir. Zordur. (1992)
1 mart tezkeresi sadece Türkiye'den, o zaman bir devlet olan Irak'la sınırından Amerikan askerlerini geçirmek üzerineydi. Ancak bu medya ve o zamanki hükümet bütünüyle sanki Türk askerleri de Kuzey Irak'a girecekmiş izlenimini verdi. Reddinde bu nokta önemlidir.
Bakın, “büyük” gazeteciler ahmaktır, diyorum, artık bakamıyorlar. Bir, Milliyet genel yayın yönetmeni öldürüldü, Milliyet satıldı. İki, Hürriyet genel yayın yönetmeni öldürüldü, Hürriyet satıldı. Üç, Milliyet satıldı, satın alan aldığına pişman edildi, hapse girdi, bu satış sırasındaki hükümet düştü. Satın alan Korkmaz Yiğit’i korkuttular ve yiğitlikten döndürdüler. Demek ki Hürriyet ve Milliyet sahiplikleri çok önemlidir. Bana göre bu işe Dünya Yahudi Partisi karışmaktadır. Müdahale etmektedir. Demek ki buraya bakıyoruz ve ben başka açıdan bakıyorum.
Domuz, burnunu pislikten çıkarmaz, pislik mis kokulu olduğu için değil, burnu pisliğe alıştığı içindir. Çocukluğumda fırınlarda yoksullar görürdüm, bayat ekmek arıyorlardı, daha da fazla vermek istiyorlardı; babama sordum, 'oğlum taze ekmeği mideleri almıyor' diyordu. İşte bugün medyada gördüğümüz eski arkadaşlarımızın hep pisliği savunmaları, sakatlandıkları, artık koku diye sadece pisliği belledikleri içindir; bugün halkımız nerede ise beş duyusunu da kaybettiği için, kendisine müzik diye sunulanları, tiksinmeden dinleyebilmektedir.
Bugünün Türkiyesi'ne bakarak, Orta Çağı çok daha iyi anlayabiliyorum; çünkü şu anda, büyük bir put imalathanesinde yaşadığımı düşünüyorum, ülkemizde sesi olmayandan şarkıcı, yüzü olmayandan oyuncu, pelteklerden spiker yapılmasını, en cahillerin en büyük profesör sayılmasını görüyor ve şaşıyorum.
Parlamento'ya on beş milletvekili sokmuş ve 'legal marksist' tondaki Türkiye İşçi Partisi'ni fiilen tahrip edenlerin hemen hemen tamamı şimdi, 'islamist' tandansta, ak-ist cephede ve pro-İsrael çizgidedir. Tabii medya'dadırlar. Tarih doğrulayıcıdır ve bilim ise, doğruları önceden haber verme kabiliyeti'dir.
Ahmaklar gibi televizyon seyrediyoruz. Birçok ahmak bize yalanları, alçaklıkları yutturmaya çalışıyor.