Paylaşmak bizim ceddimizin en büyük hasleti idi. Onlar sadece hayatlarında etini ekmeğini paylaşmazlardı. Ayrıca kurmuş oldukları vakıflarla öldükten sonra dahi bu paylaşımı devam ettirmeyi bilmişlerdi. Vakıfları manası bu bakımdan son derece mühimdir.
- Henüz kategori yok.
-
Aleyna Solaker'den 'Güller ve Günahlar' Rolü ve Kadın …08.11.2025
-
Altınkılıç, Kenan ve Zayn Sofuoğlu ile Sağlıklı Yaşam …08.11.2025
-
Chelsea ve Wolverhampton Karşı Karşıya: Liam Delap ve …08.11.2025
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Evet acılar paylaşıldıkça azalır biz bunu çocukluğumuzdan beri böyle öğrendik, geleneklerimizde de böyledir. Biz de acıları paylaşarak hafifletmeye çalışıyoruz. İnsanların umudunun tükenmeye başladığı anda başvurabilecekleri yer olmaya çalışıyoruz.
Eğer yoksulsan ve ekmeğe muhtaçsan sakın zenginin kapısını çalma, çünkü gönülden vermez; git, yoksulun kapısını çal ki elindeki son ekmeği bölüp gönülden vermek nasıl olurmuş, onu gör...
Yalnızlık, yaşamda bir an Hep yeniden başlayan Dışından anlaşılmaz Ya da kocaman bir yalan Kovdukça kovalayan Paylaşılmaz Bir düşün’de beni sana ayıran Yalnızlık paylaşılmaz Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Benim söylemek için çırpındığım gecelerde, Siz yoktunuz. Yalnızlık paylaşılmaz Paylaşılsa yalnızlık olmaz.
Eğer, bilmiyorlarsa kabahat kimin? Kabahat, benimdir. Kabahat, ey bu satırları heyecanla okuyacak arkadaş; senindir. Sen ve ben onları, yüzyıllardan beri bu yalçın tabiatın göbeğinde, herkesten, her şeyden ve her türlü yaşamak zevkinden yoksun bir avuç kazazede halinde bırakmışız. Açlık, hastalık ve kimsesizlik bunların etrafını çevirmiştir. Ve cehalet denilen zifiri karanlık içinde, ruhları, her yanından örülü bir zindanda gibi mahpus kalmıştır. Bu zavallı insanlardan, sevgi, şefkat ve insanlık namına artık ne bekleyebiliriz? Bu iklimin çoraklığı, ruhlarını kurutmuştur. Bu ıssızlık ve bu gurbet onlara müthiş bir egoizm dersi vermiştir. Onun için her biri kendi yuvasında bir kunduza dönüşmüştür.
Daha bol yaşamanın üç anahtarı: başkalarını önemsemek, başkaları için cüret etmek, başkalarıyla paylaşmak.
Koç Grubu şirketleri gelişirken, kafamda iki büyük amaç olgunlaşmıştı. Bunlardan biri uzun yılların emeği olan şirketlerimizi süreklilik ve verimli çalışmayı sağlayacak şekilde yeniden düzenlemekti. Bu amaçla Holding şirketimizi kurduk. İkinci amacım da sosyal hizmet ve bağışlarımızı kurumlaştırmak ve bunların benden sonra da sürekliliğini sağlamaktı. Bu ikinci amacım da Vehbi Koç Vakfı'nı kurduğum zaman gerçekleşti.
Biriyle konuşup bölüşmedin mi, en güzel anılar boynu bükük öksüz çocuklar gibi kalıyor.
Bu hastalık şunu da getirdi. Ülkede bir bütünleşme var. Yer yer görüyoruz bunları. İnsanlar birbirine yardım etmeye başladı. Eskiden komşular birbirini tanımazken şimdi birbirlerine alışverişlerinde dahi destek olmaya başladı. Anladığım kadarıyla bir hoşgörü başladı. İnsanlar ayrımcılığı bırakıp, birbirine destek olmaya başladı.
Bu dünyada mutlu olmanın tek yolu vardır: Başkalarını olabildiğince mutlu kılmaya çalışmak.
Kim olduğun veya nereden geldiğin önemli değil, yolun aşağısında bir yerde birine ihtiyacın olacak.
Kişi kendi mutluluğuna katlanabilmek için, bir başkasının acısını taşıyabilmeli.
Paylaşmanın erdemliğini fark edebilseydik, insanca yaşamayı becerir, dünya sınırlarının anlamsızlığını fark ederdik.