Bu dünyaya istediğimiz gibi gelmedik, bu dünyadan istediğimiz gibi gidemeyiz.

Her şeyi birden görmeye kalkarsak hiçbir şey göremeyiz.

Eğer, ilerde bir gün “keşke” demek istemiyorsan, 3 şeyi doğru seç! Eşini, işini, arkadaşını.

Hayatımız, onu nasıl bozmayı seçtiğimizden ibarettir.

Seçimden değil, kaderden dolayı maceracıyım.

Dikkat, aklın en büyük çocuğudur.

Ben hayattan yanayım, ölümden değil..

Başınızın içinde beyniniz var, ayakkabılarınızın içinde de ayaklarınız. Kendinizi istediğiniz yöne çevirebilirsiniz.

Yazgı kartları karıştırır, biz de oynarız.

İnsanın bu dünyada yalnızlık ya da bayağılıktan birisini seçmekten başka şansı yoktur.

Evlenmeden once gözünüzü dört açarsanız, evlendikten sonra yarısını kapatabilirsiniz.

Eşini iyi seçemeyen, işini de iyi seçemez.

Mağdur yok, sadece gönüllüler var.

Hayat bize onu nasıl yaşamamız gerektiğini öğretmez. Hikayeler, tecrübelerimizi masallardan Tolstoy’un Savaş ve Barış romanına uzanan geniş bir yelpazede komik, trajik gibi kategorilere göre örgütler. Hayatın ne olduğunu, seçimlerimizin ve eylemlerimizin sonuçlarının ne olabileceğini hikayelerden öğreniriz.

Kapı açıkken çalışan kişi her türlü kesintiye uğrar.

Bana dikkatinizi neye ayırdığınızı söyleyin, size kim olduğunuzu söyleyeyim.

Yaşamın sırrı sana ne olduğu değil, sana olanla senin ne yaptığındır.

Her gelene şu soruyu sorun. Bana yalnızlıktan daha mı iyi geleceksin? Yoksa bana yalnızlığın güzelliğini mi hatırlatacaksın?

Ya ölü yıldızlara götüreceğiz hayatı, ya da ölüm inecek yeryüzüne.

İnsan hayatta can sıkıntısı ve acı arasında bir seçim yapmalıdır.