Benzer Sözler

Artık üç büyük hipotezle karşı karşıyayız. Bir, 1550-1600 yılları arasında, Türkiye bir Yahudi Partisi tarafından yönetiliyordu. Bir 'Turco-Judaik' devletten söz etmek mümkündür, iki, modern cumhuriyet, bir rezerv devlet olarak kuruluyordu. Ön-örneğine işaret etmiş bulunuyorum. Üç, XIX. Yüzyılın başından beri bu topraklarda, kanlı iç çatışmaların bir Yahudi-Hıristiyan boyutu olmalıdır. Bedirhan'ın Süryani katliamına, Ermeni Tehciri'ne ve 6-7 Eylül'e bir de bu açıdan bakmak zorundayız.

Araştırmalarım, beni bu iddianın kaynağına götürmüştür. isyan sırasında, Tkp adına, moskova'daki basit bir basın açıklaması kaynaktır. bu iddia önce Moskova ve sonra da Ankara'da benimsenmiştir; Moskova, o sırada değerli müttefiki Türk Devleti'ni destabilize edecek bir hareketin, zamanın emperyalist lideri Londra'ya yarayacağına hükmetmiştir, bu hüküm yanlış değildir. Ancak bu doğru çıkarımdan, istidlal yoluyla, Sait'in casusluğuna geçmek, doğru mantık olmamaktadır.

4 yaşından beri, büyüdüğüm Ataköy’de hayvanların peşinde koştum, böcek koleksiyonu yaptım. 14 yaşında İstanbul’da kuş gözlemeye başladım. 18 yaşında bursla başladığım Harvard Üniversitesi’nde entomoloji ve ornitoloji koleksiyonlarında çalıştım. Lisans tezimi Uganda kuşları üzerine yapmaya karar verdim ve tek başıma 20 yaşında üç ay Uganda ormanlarında kaldım. Kendim tasarladığım ve 4 ayrı araştırma fonundan destek aldığım lisans tezi projem, 15 yaşından beri atıf yaptığım Prof. Paul Ehrlich’i etkiledi ve beni o sene öğrenci almayacak olmasına rağmen özel bursla Stanford’da doktoraya kabul etti. Doktoram esnasında, dünyanın en kapsamlı “Tropik Kuş Radyo Takip Projesi”ni gerçekleştirdim ve tüm dünya kuş türlerini kapsayan en büyük kuş ekolojisi veri tabanını oluşturdum.

Biliyor musun, ne hatırladım ağabey? Bir gün rahmetli anneciğimle tartışmıştım: Annem bağırıyor, beni dinlemek istemiyordu. Sonunda ona beni anlamayacağını söylemiştim; biz farklı iki kuşağa aittik. Çok gücenmişti, ben de "N'apalım?" demiştim. "Hap acı yutmak gerekiyor." İşte şimdi de sıra bize geldi, bizim varislerimiz de bize siz bizim kuşaktan değilsiniz, acı hapı yutun diyebilirler

Ve benim insana bakışım şu, insan denen varlık, tepesine çıkamayacağım kadar yüksek, dibine inemeyeceğin kadar alçaktır. Çünkü insan çok karmaşık bir yapı; kültürüyle, edimiyle, işiyle, emeğiyle, kendini bezemesiyle, süslemesiyle, güzelliğiyle... Önemli olan tepesine çıkıp taç olmak ya da ayağının dibinde toprak olmak değil onunla lisân-ı hâl ile bir yerde buluşabilmek.

Bugün yaşananlara bakıp da ateist filan olmayın. Hatta şunu söyleyeyim. Olmuşsanız bile caizdir. Niye caizdir? Yahu bu Allah’ın dini değil ki. Zaten ben de bu dinin ateistiyim. Mesela Cübbeli bana ’ateist’ diyor. ’O dinsiz, dinden çıkmış’ diyor. ’Dini kabul etmiyor’ diyor. Ben senin anladığın dini, senin inandığın Allah’ı, senin inandığın peygamberi kabul etmiyorum. Çünkü öyle bir Allah, öyle bir peygamber tarihte yok ve yaşamadı.

Liste
Yükleniyor…