Kuş olsaydık, Uçma yeteneğini ahlaki açıdan değerli olarak ilan ederdik. Balık olsaydık, sualtı yaşama yeteneğini ahlaki açıdan değerli olarak ilan ederdik. Fakat açıkça kendi kendine ilgilenen bildirilerimizin yanı sıra, insan zekası hakkında ahlaki açıdan değerli bir şey yoktur.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Kendi türünümüzün her üyesine genişletilmesi gerektiğini çoğumuzun kabul ettiği temel eşitlik ilkesinin, diğer türlere de genişletmemiz gerektiğini ileri sürüyorum.
Bir insanın ya da hayvanın ahlaki statüsünün o hayvan ya da insanı dünyaya getirenler tarafından belirlenemeyeceği gibi, ahlaki bir kavramın uygulanması da onu tasarlayanlar tarafından belirlenemez. Ahlaki haklar sadece onları tasarlayanlar için geçerli olsaydı, insanlığın büyük bir kısmı ahlaki topluluktan dışlanmış olurdu. Bugün anladığımız biçimiyle hak anlayışı, başlangıçta sadece varlıklı, beyaz, erkek toprak sahiplerinin çıkarlarını korumak amacıyla geliştirilmişti; aslında ahlaki kavramların pek çoğu tarihsel olarak ayrıcalıklı erkeklerin çıkarı için geliştirilmişti. Zamanla, eşit gözetilme ilkesi uyarınca benzer durumları benzer şekilde ele almamız gerektiğini kavradık ve hakları (ve diğer ahlaki kavramları) başka insanları da kapsayacak şekilde genişlettik. Eşit gözetilme ilkesi uyarınca bazı insanların başkalarının malı olmasının ahlaki açıdan kabul edilemez olduğuna karar verdik. Eşit gözetilme ilkesini hayvanlara da uygulayacak olursak, kaynak muamelesi görmeme hakkını hayvanlara da tanımamız gerekir.
İnsanların, insan olmayanlarda tamamen yok olan zihinsel özelliklere sahip olduğu önerisi, evrim teorisi ile tutarsızdır.
Hayvanların ahlaki statüsünden bahsetmekle ilgili tuhaf bir şey var, onları hiçbir sebepten ötürü öldürüp yediğimizde.
Tüm insanlara - insan ya da insan olmayan - bir şey olarak davranmayı bırakmalıyız.
Elbette hayvanlardan farklıyız; hayır, onlar elbette uzay gemisi yapamazlar, hayır onlar matematikten anlamazlar, hayır, tabii ki Shelley gibi romantik şiir yazamazlar. Lanet olsun! Siz bir balina gibi yüzebilir misiniz? Kartal gibi uçabilir misiniz? Bir yarasa gibi işitebilir misiniz? Bir kedi kadar güzel misiniz? Bir kedi kadar güzel kokuyor musunuz? Kimlerin hak sahibi olacağı ve kimlerin hak sahibi olamayacağı, kimlerin topluma dahil olup olamayacağı türünden bir ahlaki evrende kriterimizi akıl olarak belirlemek tamamen saçmadır ve ayrımcılıktan başka bir şey değildir! Eğer zürafalar insan ırkı kadar geri kafalı, kendini beğenmiş ve önyargılı olsaydı en az 2 metrelik boynunuz olmadığı sürece hiçbir hakkınız olmayacaktı. Sizi dirikesimle kestikleri, yiyecek olasınız diye kesip biçtikleri, sırf o kadar uzun bir boynunuz yok diye size her türden işkenceyi yaptıkları böylesine emperyalist bir zürafa dünyasında yaşamak ister miydiniz? İşte bizim ahlaki kodumuz böylesine ayrımcı ve önyargılı.
Gerek değer atfetme, gerekse değer biçme değerlendirileni değil, olsa olsa değerlendireni ele verir.
Maneviyat kelimesi ”mana” kökünden geliyor. Mana anlam demek. Sizin anlamlarınız varsa maneviyatınız, değerleriniz varsa ahlakınız, kurallarınız varsa dininiz var demektir.
Soykırım gibi, insanlar hayvanların başına ne geldiğini öğrenmek istemiyorlar, reddetme hali içerisindeler; yakılmış insanların dumanları arasında işini görmeyen devam eden “İyi Almanlar”ın bir benzerini ahlaki iyilik ve merhamet numarası yapan; ama yiyecek seçimleri hayvanlara yönelik soykırımı devam ettirmeye yarayan önyargılı ikiyüzlülerden başka bir şey olmayan “İyi İnsanlar”da görebiliriz.
Hayvan özgürlüğü insanların uğruna mücadele verdiği en zor savaştır; çünkü bu mücadele insanlardan en mutlak ayrıcalıklarından, kendilerine tanrı tarafından verilmiş haklarından, sadece insan olma statüsüne bakarak hayvanları sömürme hakkında vazgeçmeyi gerektiriyor.
Marks, Darwin’in evrim teorisinden etkilenerek felsefi bir natüralizm geliştirdiyse bile insanın benzersizliğini abartarak hayvanları içgüdülerine göre yaşayan ve düşünceleri olmayan kaba canlılar olarak basitleştirdi.
İnsan tarihlerinde belirgin bir motivasyon, önyargı ve hedef bulunur: Dini tarihler Tanrı’yı kutsar ve insanları küçük rollere indirgerken hümanist tarihler de “İnsan”ı ilahlaştırır, hayvanları aptal ve sadece insanlar için var olan kaynaklar konumuna ve kendi kendilerine hiçbir değerleri olmayan aşağı varlıklar konumuna indirger.