Benzer Sözler

Atina’dan Paris’e, New York’tan Brezilya’ya kadar, tipik anlamda politikanın artık bir işe yaramayacağını bilenlerin sayısı artıyor. Eğer yeni mücadele biçimleri, yeni toplumsal hareketler icat etmek yerine onların kurallarıyla oynarsak, vicdanımızın anlamayacağı türden şiddet dolu güçlere karşı kendimizi silahlandırmazsak hep kaybedeceğiz. Dünyanın savunulması için kesin ve acil eylemlere ihtiyaç var: yollar bloke edilmeli, ağlar parça parça edilmeli, balina avlayan gemiler batırılmalı, her türden kafesler muhakkak boşaltılmalı. Ama bütün bu geçici savunma ölçülerinin ötesinde güçlü bir direniş hareketi oluşturmalı ve küresel kapitalizme devrimci bir alternatif inşa etmeliyiz -kendi değerlerimizi, kimliklerimizi, dünya görüşlerimizi ve ekonomik sistemlerimizi, sosyal ve politik kurumlarımızı ve birbirimizle, öteki hayvanlarla ve bir bütün olarak dünyayla aramızdaki ilişkilerimizi radikal anlamda değiştirmeliyiz.

Sanayileşmenin ve kalkınmanın tarihe gömüldüğü bir toplumda akıl bir lükstür; kapitalizm öncesinde ve tekelli düzende, bir rehber olarak, akıl'a gerek olmadığını biliyoruz. Öyleyse akılsızın akıllıyı kovma süreci normal olmaktadır. Tefeciyi siyasetçinin esir aldığı bir toplumda da en akılsızın en yüksek tepeye çıkması ve kütlesel olarak akıldan kaçış yasadır ve bizde şimdi bu yasa yürürlüktedir. Kamu gelirlerinin, fiilen tamamının faiz ödemelerine ayrıldığı bir ülkede tefeciler egemen demektir; insanı tefeci ahlakının yönettiğini anlıyoruz.

Biz insanüstü ya da sınıf bilinçsiz kavramlardan kaynaklanan tüm ahlaki ilkeleri reddetmekteyiz. Biz bunların toprak sahipleri ve kapitalistlerin yararı adına işçilerin ve köylülerin kandırılması, aldatılması ve akıllarının bulandırılması olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin tamamen proletaryanın sınıf mücadelesi çıkarlarıyla ilişkili olduğunu söylüyoruz. Ahlaki ilkelerimizin kaynağı proletaryanın sınıf mücadelesi gerçekleri ve ihtiyaçlarıdır.

Hayvanları ve doğayı sömürmemeleri için şirketleri asla ikna edemeyeceğiz, bu onların “doğa”sına aykırı. Biz bedeli ne olursa olsun bütün hayatları savunmak istiyoruz, onlar da bedeli ne olursa olsun hayatı sömürme biçimlerini korumak istiyorlar. Onların işi, çekilen acıları umursamadan mümkün olduğu kadar çok para kazanmak. Bizim işimiz ise bu yavşakları işsiz bırakmak.

Gezegenin her bir yanında gözler önüne serilen devasa bir soykırım var, ve şu anda en çok ihtiyacımız olan şey devasa bir toplumsal direniş, ve ne şekilde olursa olsun dünyaya ve hayvanlara karşı yürütülen bu total savaşı durdurmak. Öfkeye, direnişe, korkusuzluğa, fedakârlığa, bedenlerimizi öne sürmeye, gerekirse özgürlüğümüzü ve hatta hayatlarımızı riske atmaya ihtiyacımız var. Akademisyenler nihayetinde politik eyleme ve devrimci değişimlere sürekli engel olan, kendi çıkarlarına düşkün kariyeristler, hayvan soykırımından para kazanan çıkarcılar, bürokratik görevliler, devletin hizmetçileri ve teorik fetişistler topu topu.

İnsanlığın büyük yıkımlarından sonra; bilgi-gerçeklik önemini kaybeder; "inanma" ihtiyacı dışa vurur. Bu dönemde dogmatizm, akıldışılık her alana sirayet eder; iradesi zayıf olanlar yaşarken çürür. Böyle dönemlerde sadece insanın ruhundaki soyluluğu onun düşmesini önler.

Liste
Yükleniyor…