Kısaca söylemek gerekirse; bu labirente girerken inancı güçlü, dine düşkün biriydi, çıkarken ise bir kuşkucuydu ve sonunda tam bir özgür düşünür oldu.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İnançlar, mezhepler ara verdi, Geri çekilip öylece kaldılar, ama hiç unutulmayacaklar, Ben hem iyinin, hem kötünün limanıyım, ne pahasına olursa olsun izin veriyorum konuşmaya, Denetlenmeyen doğa, özgün enerjisiyle.
Samilerin görüş perdesinde ara tonlar yoktu. Onlar, dünyayı her zaman dış hatlarıyla gören, temel renklerin daha doğrusu siyah ile beyazın egemen olduğu bir halktı. Kuşkuyu —bizim modern dikenli tacımızı— hor gören dogmatik bir halktı. Bizim metafizik zorluklarımızı, içe bakışla ilgili sorgulamamızı anlamazlardı. Bizim daha ince nüanslar hakkında tereddüt eden heyetimize aldırmaksızın sadece doğruyu ve yalanı, inanç ile inançsızlığı biliyorlardı.
Kuşku koşmaktır aydınlıklara doğru. İnsan aklıdır eninde sonunda gerçeği bulacak olan.
Dua birey için mükemmel bir teselli olabilir, ancak dünyayı değiştirmek için elinizi taşın altına sokmalısınız.
Aydınlamanın anlamı, değişmektir. Onsekizinci yüzyılda aydınlanma dini dogmaları ve zorbalığı yenmek anlamına geliyordu; yirminci yüzyılın sonlarına doğru, aydınlanma ırkçılığı, cinsiyetçiliği, homofobiyi ve diğer önyargılarını yenmek anlamına geliyordu; ve şimdi yirmibirinci yüzyılda aydınlanma, türcülüğü yenerek hayatın tümünü onore eden evrensel bir etiği kucaklamak anlamına geliyor.
Bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.
Nihayet, kurdukları sistemin yanlışlığını görerek, insanlığa öğretilen bütün dinlere olan inancımı terk etmek zorunda bırakıldım.
Bir insanın inanç sistemini değiştirebilir ve böylece o insanın davranışını etkileyebiliriz.
Bir filozof olarak önüne koyduğu başlıca hedef, insanları, bir sürünün parçaları haline getiren, uyuşturan, güdükleştiren tüm inançları, kurumları birer birer çökertmektir.
Eğer bir kişi yedi yaşındaki inançları ile otuzyedi yaşında kendini hâlâ iyi ve mutlu hissedebiliyorsa, bu kişi ömrünü boşa harcamış demektir.
İnsanlar tek kitabın bile bir insanın hayatını değiştirmeye yetebileceğini bir türlü anlamıyor.
Kişisel bir amaç ve bağımlılıkla hareket etmeyerek, sorumluluklarını imanla yerine getirip, onların yükünden kurtulan yogi, dünyanın içinde bile olsa, aydınlanmanın emin yolunda ilerler.
Aydınlanma, insanın kendi suçu ile düşmüş olduğu bir ergin olmama durumundan kurtulmasıdır. Bu ergin olmayış durumu ise, insanın kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanamayışıdır. İşte bu ergin olmayışa insan kendi suçu ile düşmüştür; bunun nedenini de aklın kendisinde değil, fakat aklını başkasının kılavuzluğu ve yardımı olmaksızın kullanmak kararlılığını ve yürekliliğini gösteremeyen insanda aramalıdır. Sapere Aude! [Bilmeye Cüret Et! e.n.] "Aklını kendin kullanmak cesaretini göster!" sözü şimdi Aydınlanmanın parolası olmaktadır.
İnsanları; içine fikir yürüterek girmedikleri bir durumdan, fikir yürüterek çıkaramazsınız.