Kimsin? Ne istiyorsun? Nereye gidiyorsun? Kime hizmet ediyorsun ve kime güveniyorsun?
- Henüz kategori yok.
-
Girona Küme Düşme Hattından Çıkış Arayışında: Alavés M…08.11.2025
-
Adanalı Genç İş İnsanı Mehmet Hanifi Kalo Hayatını Kay…08.11.2025
-
Irmak Ünal'dan Kanserle Mücadele Sürecine Dair Samimi …08.11.2025
-
Schalke ve Elversberg Zirve Yarışında: Gençler Sahne A…08.11.2025
-
Premier Lig'de Büyük Heyecan: Tottenham - Manchester U…08.11.2025
-
Şanlıurfaspor'dan PFDK Kararına Sert Tepki: İtiraz Red…08.11.2025
-
Gaziantep'te Umre Yolcusunu Karşılamaya Giden Aile Tra…08.11.2025
-
Premier Lig'in Zirve Yarışında Tottenham-Manchester Un…08.11.2025
-
Hull City, Portsmouth Karşısında Evinde Galibiyet Arıy…08.11.2025
-
Sakaryaspor - Serikspor Karşılaşması Öncesi Son Durum …08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Artık neyiz, kimiz, nerede yaşıyoruz, nereden gelip nereye gidiyoruz sorusunun sorulması lazım. Biz hippilikten geliyoruz.
Kimliğimi ve ne olduğumu başarıyla gizlemem sadece amacıma hizmet etmek içindir.
Bazen insanın kendisini yönetmesine güvenilmemesi gerektiği söylenir? O zaman insanın başkalarını yönetmesine güvenilebilir mi? Veya insanı yönetmesi için krallar kılığına bürünmüş melekler bulabilir miyiz? Bırakalım bunun cevabını tarih versin.
Eğer bir insan size tanrı ineği konuşturdu derse ve siz de ona inanmazsanız aslında bu sizin tanrıya inanmadığınızı değil o lafı konuşan kişiye inanmadığınızı gösterir.
Hayat bir kuruluşun değil, bir yıkılışın ifadesidir. Neden doğuyoruz? Ölmek için neden kuruyoruz? Yıkmak için.
Varoluşa bir parmak çalıyorum. Hiçbir şey koktuğu yok! Neredeyim ben? Kimim? Bu dünya denen yer de neresi? Bu dünya da ne demekmiş?
Hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak mümkün mü?
Ben bilmek istiyorum; gerçekten de yaşamak dediğimiz şey, şu bir avuç yerde yaşlanıncaya kadar dolaşıp durmaktan mı ibaret?
Kaç tabut gömülecek yeraltına ve kaç kişi gidecek habersiz uzaklara? Kaç yalan yıkacak güvenleri? Kaç satır yazılacak kader kitabına ve kaç dua edeceksin tanrına, kaç damla gözyaşı dökeceksin?
Bir kere doğduk, bunun iadesi yok, öyle ya da böyle yaşayacağız işte, bir zaman ve mekân sınırı içerisinde. Yaşarken de bize sunulmuş bazı özgürlükler ve kısıtlamalar var. Artık bir kere doğduktan, yaşadıktan sonra, işte o yaşam sırasında ne kadar kendi hayal ettiğiniz, kendi varlığınızla çok da fazla çatışmayacak şekilde bir hayat kurma özgürlüğüne ne kadar sahibiz? Ve bu özgürlük gittikçe azalırsa ve yok olursa o zaman böyle bir sona kendimiz karar verebilir miyiz veremez miyiz? Bunu sorgulamaya değer. Ama herkes yanıtı kendi biricik hayatı adına verebilir.
Hayatın anlamı, ona vermeyi seçtiğimiz şeydir. Anlam, yalnızca insan amaçlarından doğar. Doğa bize sonsuz bir fırsat yelpazesi sunar, ancak arzu ettiklerimizi seçip gerçekleştiren yalnızca vizyonumuz ve eylemimizdir.
Gelişmek ve sürekli ders çıkarmak isteyebilmek bir miktar tevazu gerektirir. Yine de, hayatta seçtiğimiz her yolu izlemenin asıl amacı, bunu yaparken kendimizi güvende hissetmemizdir.