Kendisine özgü bir yargı oluşturmak pek az kişinin ayrıcalığıdır; bunlar dışında kalan dünyayı otorite ve örnek yönlendirir; onlar başkalarının gözleri ile görür, başkalarının kulakları ile duyarlar.
- Henüz kategori yok.
-
Güller ve Günahlar 5. Bölümde Berrak'ın İntihar Girişi…08.11.2025
-
Monaco-Lens Maçı Öncesi Kadrolar Netleşiyor: Pogba Yok…08.11.2025
-
Espanyol, Villarreal'ı Ağırlıyor: Gerard Moreno Dönüş …08.11.2025
-
Chelsea - Wolverhampton Maçı Öncesi Sakatlıklar ve Enz…08.11.2025
-
Le Havre-Nantes Karşılaşması: Erken Gol ve Kaleci Carl…08.11.2025
-
Rhein Derbisi'nde Mönchengladbach, Köln'ü Üç Golle Geç…08.11.2025
-
Dilek Kaya İmamoğlu'ndan Ekrem İmamoğlu Vurgusu ve İBB…08.11.2025
-
Rhein Derbisi: Mönchengladbach - Köln Maçında Goller v…08.11.2025
-
Uluslararası İş Birliğiyle Portekiz, Dev Uyuşturucu Se…08.11.2025
-
Vince Gilligan'ın Pluribus Dizisi Apple TV+'ta Başladı…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
Düşünebilen pek az sayıda insan vardır yine de herkes bir düşüncesi olmasını ister. Ancak diğerleri tarafından hazırlanmış olanları aldığında kişinin onları kendisine uyarlamasından başka elinde kalan şey nedir?
Başkalarının düşüncelerine göre hareket edeceksek kendi düşüncelerimizin ne anlamı kalır.
İnsanların yüzde on beşinden daha azı herhangi bir konuda özgün bir düşünceye sahip. Çoğu insan için dünyanın en büyük işkencesi düşünmektir.
Zihin genelde kişiliğin atılmış, kullanılmadığından ötürü küflenmiş, durur. Dışarıdan hazır alıp üstünde hiç kafa yormadığı, kendi akıl makinesinin üretmediği formüllerle yaşar.
Demek ki artık kendimiz olmaktan çıktığımız noktada taklit edilebilir olmaya başlıyoruz.
Kendimizi başkalarına benzetmeye, gizlemeye o kadar alışmışız ki en sonunda kendimizi gizleriz.
Asıl yalnızlık, sadece taklit etmesini isteyen tüm bu nazik insanlar arasında yaşamaktır!
Benim geçmişteki ve halen sürmekte olan en müthiş günahım geçerli görüşlere uymayan bir kişi olmaktır.
Düşünce üretmeyen toplum, kendisini de yeniden üretemez. Ve günümüzde Yeni Dünya Düzeni denen düzenin amacı, kendilerini yeniden üretebilen toplumları yok etmektir.
Taklit etmenin marifet sayıldığı günlerde bir yabancı ünlü müzik adamı dostum İstanbul'a geldi, konuğum oldu. Gazinoları birlikte dolaştık. Bizim yorumcularımızı dinledik, alkışladık. Gecenin sonunda, ben ondan şarkıcılarımıza iltifat beklerken, adam ne söylese beğenirsiniz: 'Çok güzel bir geceydi. Çok teşekkür ederim. Çok eğlendim. Ama bir şeyi çok merak ettim. Kimisi Frank Sinatra gibi İngilizce 'Strangers in the Night' söylüyor, kimisi Gilbert Becaud gibi Fransızca 'Et Maintenant' söylüyor, kimisi Nino Bravo gibi İspanyolca 'Mi Querida Mama' söylüyor. Bu değerli yorumcuların hiç kendi şarkısı yok mu?' Adam yerden göğe kadar haklıydı! İşte bundan esinlendik.
Doğrudur. Eğer "kendi olmak" istemek, sürüden ayrılıp bir birey olmak, kendini bir sanat yapıtı yoluyla var etmek, kral çıplak demek bir ruh hastalığıysa, Fikret Muallâ da bir ruh , bir akıl hastasıydı.
Herkesin politik bir tarafı vardır. Üslubunu korumak çok önemlidir. Ülkeni düşünüyorsan, gündemi takip ediyorsan ve gazete okuyorsan elbette beyninde düşünceler oluşmaya başlar. Ama bunu politik bir çerçevede çizmek gerekmez.
Sahip olamadıklarının peşine kaç kez takıldı düşüncen? Tahminimce aklın bilinmez kişiler tarafından kirâlık.