İnsanın kendine yabancılaşması öyle bir boyuta ulaştı ki, kendi yıkımını en yüksek estetik haz olarak yaşıyor.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İnsanı kendine ve topluma yabancılaşmaktan alıkoyacak, içerisinde gömülü bulunduğu hâlden çıkartacak olan tarih bilincidir.
İnsanlar yoksul çünkü kendi kendilerini soyuyorlar. Söz konusu olan modern yaşamı kavramanın güçlüğü değil, ama kendi kişiliklerinden bir takım öğeler çalıyorlar.
İnsan kendisini sessizce kaybeder. Kaybettiği başka her şeyi fark eder kendini kaybettiğini anlayamaz.
Aslında doğada nesli tükenmekte olan tür "doğadaki insan"dır. İnsan doğadan kopmasaydı bu kadar canlı türü yok olmamış olurdu...
Doksan derecelik bir açı beni etkilemez; insanoğlu tarafından yaratılmış dümdüz, katı ve değişime açık olmayan şeyler de ilgimi çekmez. Beni esas etkileyen özgür ve hassas eğrilerdir; bu eğrileri ülkemin dağlarında, hızla akan akarsularında, denizin dalgasında, sevilen kadının vücudunda bulabilirsiniz. Eğrilerden oluşur tüm evren, Einstein'in eğrisel evreni.
Doğadan ayrı kalan insan, kibre tutulup tüm hakikati yadsımaya başladı, ve kendini doğanın hükümdârı olarak bildi. Ne zaman ki uzaklaştırdı kendini özünden, var oluşun temelinden, “doğa”dan, o zaman hastalıklar sardı bedenini ve şimdi de onlardan ilaç ve kimyasal bileşimlerle kurtulmaya çalışıyor. Bedenini ilaçlarla, toprağı ise kimyasal gübre ve herbisitlerle dolduruyor.
İnsan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da o kadar kendine yabancılaşır.
İnsan doğaya ne kadar yabancılaşırsa o kadar toplumsallaşır, ne kadar toplumsallaşırsa da o kadar kendine yabancılaşır.
İnsan tabiattan uzaklaştıkça vicdanı katılaşır. Bize hükmeden yasaların görüntüsü olan doğa, sonunda daima galip çıkar.
İnsan,her şeye kapılmamalı: Sesin ses olduğunu, insanın insan olduğunu anlamalı, düzen anlayışının, duygu ifadelerinin ve estetik dayatmaların basmakalıplığından uzak durmayı bilmeli.
Sorun, kendimizi doğanın parçası olarak görmememiz. Kertenkele, dut ağacı, domuz kadar doğalız. Doğa bizden öteymiş, ayrı canı varmış, hatta canı yokmuş gibi davranıyoruz. On binlerce yıl süren avcı toplayıcı dönemimizde, kısmen de tarım toplumunda böyle değildik. Sanayileşmeyle birlikte doğayı ötekileştirdik. Canına kıyar olduk. Yaşadığımız bir geçiş dönemi.
Birçok eski inanışa göre insanın bu dünyada sahip olduğu tek şey kendi bedenidir. Ama çağımız insanına bakıldığında, bugün insanların sahip olamadığı tek şeyin kendi bedenleri olduğu görülür. Kendi bedenleri dışındaki her şeye sahip olsalar da bu insanlar, hiçbir zaman kendi gerçeklerini göremeyeceklerdir.
Kapitalizm, insan gibi davranan makineler ve makine gibi davranan insanlar üreten bir sistemdir.