İkinci Dünya Savaşı; cephede öldürdüklerinden çok, geride yaşayan ölüler bıraktı.
- Henüz kategori yok.
-
Lando Norris Sao Paulo Sprint'i Domine Etti, Piastri'n…08.11.2025
-
West Ham United, Burnley Karşısında Kritik Maça Çıkıyo…08.11.2025
-
Türk Telekom - Karşıyaka Maçı Öncesi: Yükselişteki Baş…08.11.2025
-
Bundesliga: Union Berlin, Zirvedeki Bayern Münih'in Ye…08.11.2025
-
Amedspor Taraftarından Hatayspor'a Sıcak Karşılama, Gö…08.11.2025
-
LaLiga'da Kritik Randevu: Sevilla ve Osasuna Düşüşü Du…08.11.2025
-
Hull City Zirve Takibinde: Art arda Gelen Galibiyetler…08.11.2025
-
Rochester Adams, Stoney Creek'i Yenerek Bölge Şampiyon…08.11.2025
-
Kompany'nin Rekor Peşindeki Bayern Münih'i Union Berli…08.11.2025
-
Ankara'da Elektrik Kesintileri: Başkent EDAŞ'tan Şebek…08.11.2025
- Tahir Musa Ceylan 534
- Abdülkâdir Geylânî 488
- Yalçın Küçük 436
- Recep Tayyip Erdoğan 253
- Adolf Hitler 252
- Schopenhauer 200
- Johann Wolfgang von Goethe 197
- Haruki Murakami 191
Liste
Benzer Sözler
İkinci Dünya Savaşı sona ereli beri bütün Paris’in trafiğini tamamen kilitleyen başka bir olay yoktur.
Sovyetler Birliği'nin, İkinci Dünya Savaşı sonunda ülkemizden toprak ve üs istediği, Amerikan arşivlerini kullanarak kanıtladığım ve başında ve işine gelinceye kadar Washington'un bile kabul etmekte güçlük çektiği bir yalandır.
Sovyet düzeni büyük bir aydın kıtlığıyla başladı. Aydınını yaratmak zorundaydı. Ancak çeşitli nesnel koşulların etkisiyle ve özellikle İkinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, aydın yerine çift dinli yaratıklar ortaya çıkardı.
Truman Doktrini, Ortadoğu'nun emperyal sorumluluğunu, Büyük Britanya'dan Birleşik Devletler'e geçiriyordu. Bu Türkoloji'nin de devri anlamındadır. İkinci Dünya Savaşı sonrasından itibaren Türkoloji'nin bir Amerikan disiplini haline geldiğini saptıyoruz.
Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Barış değil, kılıç getirmeye geldim. Çünkü ben babayla oğlun, anneyle kızın, gelinle kaynananın arasına ayrılık sokmaya geldim. ‘İnsanın düşmanı kendi ev halkı olacak.’ Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven bana layık değildir. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen bana layık değildir. Canını kurtaran onu yitirecek. Canını benim uğruma yitiren ise onu kurtaracaktır.
Bilim adamlarının din ve bilimin ayrı tutulmasını dilemek için pratik nedenleri vardır. Dinin derinlemesine bölücü meselesine girerlerse, beladan başka bir şey göremezler.
Bir bebeğin/çocuğun hayatında ortaya çıkan herhangi bir ihtiyaç hangi yaşta karşılanmamaya başlamışsa, o yaşın o ihtiyacı telafi yöntemi sonraki yaşların hastalığı olur.
Gardaşım, benim bu hökümet yüzünden iki milyar dolarım getti, iki milyar dolarım! Şindi deyeceksiğiz ki; "Gözün doysun lan! İki milyarın da olmayıvirsin!" Ama o iki milyar, yatırımdan, istihdamdan, vatandaşa verilecek ekmekten giden iki milyar, benim cebimden değil!
Bütün bu çatışmalar ölene kadar belleğimde kalacak, kalmalı da. Ama yine Amerika'nın 2003’teki saldırısından sonra elime yarım somun ekmeğine benzeyen şeyi tutuşturan babayı hatırlamam için gazete kupürlerine bakmaya gerek yok. Parçalanmış bebeğin yarısıydı o şey. Veya Nasıriye’de toplu mezarda gördüğüm o bacak kalıntısını hatırlamam için notlarıma bakmama da gerek yok. Babamın aksine savaşa bir savaşçı olarak değil tanık olarak gittim.
Şiddet içeren filmler çocukları zorba yapmaz. Belki onları zorba yapımcılara çevirir ama bu tamamen başka bir konu.
Türkiye kendi travmalarıyla yüzleşecek, Avrupa'nın yaşadığı o travmanın dışında kalınamayacak. Avrupalılaşma sürecinin bir parçası bu.
İkinci Dünya Savaşı'nda dünya tarihi açısından önem taşıyan bir zafer kazandık. Ancak bu savaşta 20 milyondan fazla Sovyet vatandaşı öldü, 70.000 kasabamız ve köyümüz harap oldu ve ulusal zenginliğimizin üçte biri yok oldu. Savaşın yaraları artık sarıldı. Bugün Sovyetler Birliği, her zamankinden daha güçlü ve müreffeh bir ülkedir. Ancak savaşın bize verdiği dersleri çok iyi hatırlıyoruz ve Sovyetler Birliği halklarının barışa bu kadar çok değer vermesinin nedeni budur; bu nedenle partimizin ve hükümetimizin barış politikasını güçlü bir şekilde onaylıyorlar.
Nazi Almanyası'nın yenilgisi, ilerlemenin gericiliğe, insanlığın barbarlığa ve sosyalizmin emperyalist gericiliğe karşı zaferidir. Bu zafer, işçi sınıfının devrimci mücadelesinin, benzeri görülmemiş ölçekte bir ulusal kurtuluş hareketinin ilerletilmesinin ve utanç verici sömürge sisteminin yıkılmasının yolunu açtı.
New York hiç de hayallerimdeki gibi değildi, beni kollarını açıp karşılamadı. Şehre taşındığım ilk yıl biri sırtıma bıçak dayayıp beni bir binanın çatısına çıkarttı ve bana tecavüz etti. O yıllarda tamamen hayatta kalmaya odaklanmıştım. Çok zordu, çok yalnızdım. Her gün kendimi devam edebilmek için zorluyordum.
Alman Harbi devam ederken Komünist Rusya'da Stalin emretti: 'Kumlara Ayet el-Kürsi okuyun, Alman ordusunun üzerine serpelim.' En azından maneviyat takviyesi için komünist bunu yaptırdı.
Yoldaşlar, Kızıl Ordu, Kızıl Donanmanın askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler. Erkek ve kadın işçiler, kadın ve erkek kolektif köylü. Aydınlar, geçici olarak Alman haydutlarının boyunduruğu altına düşmüş, düşman cephe gerisindeki erkek ve kız kardeşler. Alman işgalcilerinin cephe gerisindeki tesislerini ve görevlerini imha eden, şanlı erkek ve kadın partizanlar! Sovyet hükûmeti adına ve Bolşevik Parti adına sizleri Büyük Sosyalist Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümü nedeniyle kutluyorum. Yoldaşlar, bugün Ekim Devrimi'nin 24. yıldönümünü ağır koşullar altında kutluyoruz. Alman kuvvetlerinin alçakça saldırısı ve bize dayatılan bu savaş, ülkemiz için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Geçici olarak bir dizi yurdumuzu kaybettik. Düşman, Leningrad ve Moskova kapısına dayanmış durumda. Düşman, ordumuzun daha ilk darbede parçalayacağını ve ülkemizin boyun eğeceğini hesaplamıştı. Fakat düşman tamamen yanılmıştır. Geçici başarısızlıklara rağmen ordumuz ve donanmamız düşman saldırılarını bütün cephelerde kahramanca geri püskürtüyor ve düşmana ağır kayıplar verdiriyor. Ülkemiz, tüm ülkemiz ordumuz ve donanmamızla Alman işgalcilerini ezmek için tek bir savaş hedefi biçiminde birleşmiştir. Ülkemizin bugünden daha ağır koşullar içinde bulunduğu günler olmuştur. Ekim Devrimi'nin birinci yıldönümü olan 1918'i hatırlayın. Ülkemizin dörtte üçü o günlerde düşmanların elinde bulunuyordu. Ukrayna, Kafkasya, Orta Asya, Ural, Sibirya ve Uzakdoğu geçici olarak elimizden çıkmıştı. Müttefiklerimiz yoktu, Kızıl Ordu'muz yoktu. -Orduyu örgütlemeye yeni girişmiştik.- Erzağımız, silahımız ve donanmamız yeterli değildi. O yıllarda ülkemiz on dört devlet tarafından işgal etmişti. Fakat yılmadık ve cesaretimizi yitirmedik. Savaşın ateşi içinde Kızıl Ordu'yu örgütledik ve ülkemizi bir savaş kampına dönüştürdük. Büyük Lenin'in ruhu, o günlerde işgalcilere karşı savaş için içimizde ateş yaktı. Ne oldu? İşgalcileri yendik, kaybettiğimiz bütün toprakları geri aldık ve zafere ulaştık. Bütün ülkemizin içinde bulunduğu durum, 23 yıl önceki durumla kıyaslanamayacak kadar iyidir. Bugün ülkemiz gerek sanayi, gerek besin ve ham madde açısından daha zengindir. Bugün bizimle beraber Alman işgalcilerine karşı birleşik cephede duran Müttefiklerimiz var. Bugün Hitler zorbalığının boyunduruğu altında bulunan Avrupa halklarının sempatisine sahibiz. Bugün yaşanılan pahasına, ülkemizin özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunan mükemmel bir ordumuz ve donanmamız var. Bugün ne besin maddesi, ne de silah ve donanım açısından yetersizliklerimiz var. Bütün ülkemiz, ülkemizin bütün halkları ordumuzu ve donanmamızı destekliyor. Nazi ordularını yenmek için yardım ediyorlar. Tükenmeyen insan gücü yedeğimiz var. Büyük Lenin'in ruhu ve muzaffer bayrağı tıpkı 23 yıl önceki gibi, bugün de sosyalist anavatan savaşımızda bizi coşturuyor. Alman işgalcilerini yenilgiye uğrayacağımızdan, uğratmak zorunda olduğumuzdan kuşku duymak mümkün mü? Düşman, korkuya kapılmış aydınların düşündüğü kadar güçlü değil. Şeytan, boyalı olduğu kadar korkunç değil! Kızıl Ordu'muzun, ünlü Alman birliklerini defalarca panik halinde kaçmaya zorladığını kim inkâr edebilir? Eğer, Alman propagandacıları şaşalı açıklamalarına göre değil, Almanya'nın gerçek durumuna hüküm verecek olursak, faşist Alman işgalcilerinin bir felaketin eşiğinde olduğunu anlamak zor olmayacaktır. Şimdi Almanya'da açlık ve sefalet kol geziyor. Dört aylık savaş süresince Almanya, dört buçuk milyon asker kaybetti. Almanya kan kaybediyor, insan gücü tükeniyor. Öfke sadece Alman boyunduruğu altına sokulmuş Avrupa halklarını değil, savaşın sonunun ne zaman geleceğini bilmeyen Alman halkını da sarıyor. Alman işgalcileri son güçlerini topluyorlar. Almanya'nın böyle bir zorlanmaya uzun süre dayanamayacağına kuşku yoktur. Birkaç ay daha, bir altı ay daha belki de bir yılcık ve Hitler Almanyası kendi suçlarının ağırlığı altında çökecektir. Yoldaşlar, Kızıl Ordu ve Kızıl Donanma askerleri, komutanlar ve siyasi eğitmenler, erkek ve kadın partizanlar! Bütün dünyanın gözü, Alman işgalci sürülerini yenebilecek güç olarak, sizin üzerinizde. Alman haydutlarının boyunduruğu altında tutulan Alman halklarının gözü, kurtarıcıları olarak sizin üzerinizde. Omuzlarınıza büyük bir kurtuluş misyonu verildi. Yürüttüğünüz savaş, özgürlük savaşıdır. Haklı bir savaştır. Sizlere bu savaşta öncüleriniz - Aleksandr Nevski, Dmitri Donskoi, Kusma Minib, Dmitri Pojarski, Aleksandr Suvorov ve Mihail Kutusov'un kahraman örnekleri meşale olsun! Sizlere büyük Lenin'in muzaffer bayrağı güç versin! Alman istilacılarının tamamen ezilmesi için! Alman işgal kuvvetlerine ölüm! Yaşasın vatanımız, onun özgürlüğü ve bağımsızlığı! Lenin'in bayrağı altında zafere, ileri!
SSCB halklarının bütün kuvvetlerini çabukça seferber etmek, yurdumuza haince saldırmış olan düşmanı geri püskürtmek adına bir Devlet Savunma Komitesi kurulmuş ve devletin tüm iktidarı da ona devredilmiştir. Devlet Savunma Komite'miz tüm kabiliyetiyle işe koyulmuş ve tüm halkımızı Lenin'in partisi ve Sovyet hükümeti etrafında Kızıl Ordu ve Kızıl donanmaya fedakârca yardım etmek, düşmanı ezmek, zaferi elde etmek için toplanmaya çağırmaktadır. Tüm gücümüz kahraman Kızıl Ordu'muzun ve şanlı Kızıl Donanmamızın desteğindedir. Halkımızın tüm gücü, düşmanın yok edilişi yolundadır. Zafere, ileri!